1.NOTUM SAYFA 5 Şimdi Yahudi kudüsün köşesinden , ta uzakta büsbütün ormanlaşan tepedeki beyaz hayaletini izliyorum. 2.NOTUM SAYFA 6 Ölberg zeytindağı nın Almancası cebelizzeytün Arapçası zeytindagı ise kitapımın adı 3.NOTUM SAYFA 6-7 Bir Türk Kudüs ü yoktu . bir Arap Kudüs ü varmıydı ? hayır ne Katolik ne Ortodoks ne de Yahudi Kudüs ü , Kudüs haçlı alemli , Davud mühürlü sancaklar altında göze görünmez orduların sessizce alıp verdikleri bir yer. bu defa o şehrin bu yakasında Süleyman nın olduğu kadar Yahudi olan Kudüs ü görüyorum. 4.NOTUM SAYFA 9 Biz şimdi kırkına yaklaşanlar Osmanlı imparatorluğunun son gençleriyiz . 1914 de üç, beş, yedi yaşında bulunan çocuklar , bugün yeni Türkiye nin gençleri olmuşlardır ve hatırlarında imparatorluktan hiç bir iz kalmamıştır. 5.NOTUM SAYFA 10 Biz eğer Vardar ı , Trablus u , Girit i ve Medine yi bırakırsak Türk milleti yaşıyamaz sanıyorduk. 6. NOTUM SAYFA 11 Meşrutiyetin kendisini anlatmak lazımdır . zeytindağını bu maksatla yazdım. 7.NOTUM SAYFA 19 Her şey bittimi paşam ? ( cemal paşa ) diye sordum. gözlerinden kırları artan sakalına bir iki damla yaş düştü. 8.NOTUM SAYFA 20 En sağlam sütunlar üstünde durduğu sanılan devir, bir karton kale gibi yıkılmıştı. 9.NOTUM SAYFA 20 Yeni bahriye nazırı beni çağırmış cemal paşanın Türk ocaklarına yolladığı 15 bin lirayı Halide hanım geri vermezse hepinizi gazetelere vereceğim diyordu. 10 .NOTUM SAYFA 25 Bütün bir devlet iktidarını teslim alıp ta hükümeti eski devir adamlarına bırakan başka bir devrin partisi tarihte görülmüş müdür bilmiyorum. 11 .NOTUM SAYFA 30 Benden başka Türk olarak bir de Halit ziya bey vardı. 12.NOTUM SAYFA 31 Aynı arabaya binen kadın ve erkeklerden karı-koca vesikası sormamak, hemen hemen devrimcilik gibi ileri bir davranıştı. gözleri Mustafa kemal gününde açılmış olanlara 1913 avuntuları ne kadar gülünç gelir. 13.NOTUM SAYFA 33 Çünkü o zamanki devrimci kırmızı ve uzun mısır fesini başı üstüne yakıştıracak kadar duygusuz ve donuk, prensiplerini en eski Osmanlı kafalarının kalıbına dökecek kadar şuur düşkünü idi.1913 de bir Mustafa Kemal, yüz yıl sonrası için bile hayaldi, fantezi romanlarında bile yeri yoktu. 14.NOTUM SAYFA 33 Harbe nasıl, niçin ve ne hesapla girmiştik ? bunu bir adam biliyor . ENVER 15.NOTUM SAYFA 34 Bu zatın kim olduğunu sordum .Mustafa Kemal bey dedi. sonra biraz şaşıca gözlerini manalaştırarak, ilave etti yamandır 16.NOTUM SAYFA 35 Hayır Türkiye yi kurtarmak için Alman zaferi yetmezdi. Enver den ve Almanlardan kurtulmak da lazımdı. bunu kim yapacaktı. 20 den 24 yaşıma kadar, bütün harpte hep bunu düşündüm. 17.NOTUM SAYFA 36 ENVER: Bilmiş ol ki ben Allah tarafından büyük Türk hakanlığına kurmaya vekilim. Necip bey eve döndüğü zaman ; eğer bu adam harbiye nazırı başkumandan vekili ve yaver-i hazret-i şehriyar i olmazsa yeri doğrudan doğruya tımarhanedir. 18.NOTUM SAYFA 37 Eğer İngiltere olmasa Almanya nın Rusya ve Fransa yı bir kaç hamlede dağıtacağından kimsenin şüphesinden yoktu. 19.NOTUM SAYFA 42 Büyük harpte herhangi bir kimse için : ittihatçıdır. 20.NOTUM SAYFA 44 Filistin ve Hicazda Türk müsün ? sorusuna bir çok defalar cevabı : estağfurullah idi. 21.NOTUM SAYFA 45 Bizim emperyalizm, Osmanlı emperyalizmi, şu ana fikir üstünde kurulmuş bir hayal idi. Türk milleti kendi başına devlet yapamaz. 22.NOTUM SAYFA 46 Medine siz Türkiye bu emperyalizmin intiharı demekti. 23.NOTUM SAYFA 46 İmparatorlukların sanatı sömürge ve milliyet işlemektir. Osmanlı imparatorluğu gövdesini yan yatırmış memelerini sömürge ve milliyetlerin ağzına teslim etmiş, artık sütü kanı ile karışık emilen bir sağmal idi. 24.NOTUM SAYFA 56 Paris te her şey unutulmak için eğer on beş gün yeterse Şark ta bu, on beş saat bile değildir. Şark ta ölmemeye bakmalı ... 25.NOTUM SAYFA 60 Bağdat mebusu her oturumda uyur görüşme bittiği zaman başını kaldırıp ya şeyh bugün ne oldu diye sorarmış. 26.NOTUM SAYFA 61 Dini bütün Müslümanım demiştim. Öyleyim fakat Hıristiyanlar da bir tek şeyi kıskandım. Kadına verilen kıymeti ve değeri 27.NOTUM SAYFA 64 Bir aralık önümüzden testisini omuzlamış bir Arap geçti benim bildiğim önünden adam geçenin namazı bozulursa da Medine de böyle olmadığını ve zemzemin Mekke de olduğunu unutarak bu Arabın da bize zemzem getirdiğini sandım. Bir tas su verdi şaşırarak ellerimi çözdüm ve içtim. Tekrar ellerimi bağlasam da Arap koluma yapıştı. -para diyordu meğer herif su satıyormuş. 28.NOTUM SAYFA 66 Hz. Muhammed in türbesinden çıktık dan sonra kapının eşiğinde şiş yarasının kabuklarını ayıklayan bir arabın eteğine basıp, halis kuran şivesiyle şiddetli bir küfür yedik. 29.NOTUM SAYFA 70 Medine dini mallaştırmış ve maddeleştirmiş bir Asya pazarı idi. Kudüs ise dini oyunlaştırmış bir garp tiyatrosudur. 30.NOTUM SAYFA 71 Herkes putunu göğsüne asmış elinde deste deste mum tutuyor bu mumlar İsa nın mezarından çıkan mukaddes ateşle yandıktan sonra Hıristiyanlara satılmaktadır. 31.NOTUM SAYFA 73 Kudüs kelimesi Hıristiyan lıgı hatıra getirir fakat ne Kudüs de nede Filistin de Hıristiyanlık diye bir mesele yoktu. Kudüs ün Hıristiyan lıgı, Ortodoks Petersburg, Protestan Berlin, dinsiz Paris, Katolik Roma ve Anglikan Londra nın politika meselesidir. 32.NOTUM SAYFA 73 Yahudilerin Kudüs te yüzlerce yıldan beri her Cumartesi günü başlarını dayayıp ağladıkları taşı ziyaret ediniz. Yüzlerce yıllık göz yaşı bu ağlama duvarını bir santim aşındırmamıştır. 33.NOTUM SAYFA 76 Yahudiler ittifaka davet olunmuştur. Ne güzel bir batıl tasavvur ne güzel bir boş hayal. 34.NOTUM SAYFA 76 Ziya Gökalp Hamdullah için fert çi Halide hanım için bozgun edebiyatı yapıyor derdi. 35.NOTUM SAYFA 87 Büyük bozgundan sonra Şam istasyonunda bırakmaya mecbur olduğumuz en son vagonun bile içi mecidiye doluydu. 36.NOTUM SAYFA 89 Suriye de bizim ne kadar temelsiz olduğumuzun ispatı şu sekiz yaşında çocuğun korkudan bana selam duruşudur. 37.NOTUM SAYFA 91 Almanlar harpten sonra imparatorluğu sömürgeleştirmeyi düşündükleri için en kuvvetli isimleri yedek subay olarak aramıza göndermişlerdi. 38.NOTUM SAYFA 94 Büyük harpte öldürmek, astırmak, vurdurmak sözleri beş lira ceza gibi hafif kıymetler almıştı. bir gün telgrafçının önünde bir dakika geciktiren asılır yazılır idi. 39.NOTUM SAYFA 96 Keşke Enver yerine Cemal harbiye nazırı olsaydı işte o zaman birinci dünya savaşına girmez ve batmazdık. 40.NOTUM SAYFA 107 Alman yenilmez yahut İngiliz de yenilmez. almanlar büyük harpte Türkiye ye kendi teğmenlerinin ismini koymuşlardı. ENVERLAND 41.NOTUM SAYFA 113 Hiç birinin durduramadığı İngiliz seli, yine bir Türk , fakat bu sefer öz bir kumandan Mustafa Kemal tarafından Halep aşşağısın da tutulmuştur, Mustafa Kemalin orada seçtiği savunma hattı milli misaktaki Türkiye sınırı idi. 42.NOTUM SAYFA 115 İktidar filinin hortumu başarı yemi gevelemediği zaman tersine kıvrılır ve üstündekini yutar. 43.NOTUM SAYFA 116 Kudüs ü israiloğulları gibi bırakmadık Türkler gibi bıraktık. Bir kadın gelen geçen benim Ahmet i gördünüz mü ? diyordu. Anadolu demiryoluna şoseye han ve çeşme başlarına inip çömelmiş oğlunu arıyordu. Anadolu Ahmet ini soruyordu. Ahmet i niçin harcadığımızı bir söyleyebilsek, onunla ne kazandığımızı ir anaya anlatabilsek onu övündürecek bir haber verebilsek. fakat biz Ahmet i kumarda kaybettik. 44.NOTUM SAYFA 119-120 Paşam söyler misin biz bu harbe niçin girdik. Aylık vermek için. Kırtasiye ve maaş imparatorluğunun tarihi işte böyle biter. Bu hikayenin belki büyük bir değeri olmayacaktı eğer sonraları şu hikayeyi işitmeseydim Sakarya ya yaklaşıyoruz bir millet olarak kalmak için harp etmek ve muzaffer olmak için lazımdır. Tam o zamanda maliye durmuştur. İlim, ihtisas ve tecrübe Mustafa Kemale hükmünü söylüyor hazine de para kalmamıştır bulmak ihtimalide yoktur. ilim ihtisas ve tecrübe büyük kelimeler büyük ve korkunç verdiği karar şu Türk milleti istiklalini ödeyemez. 45.NOTUM SAYFA 120 Aylık vermek için harp i bırakmak lazımdı. Mustafa kemal in kararı bu değildi Vatan ve istiklaldi. ve en iyi kanunu arayıp buldu milletin nesi var nesi yoksa yüzde kırkını vatan savunması için verecektir. Sakarya Dumlupınar İzmir ve Lozan hepsini böyle ödedik. 46.NOTUM SAYFA 120 Mustafa Kemal büyük harp e girme aleyhinde idi kafa ve sanat adamı olduğu için Mustafa Kemal kurtuluş harbini bırakmak fikrinde asla bulunmadı vatan adamı olduğu için. işte size bütün kitap ın özü ilim ve vatan adamı olunuz hiçbiri yalnız başına ne sizi nede milletinizi kurtarabilir. 47.NOTUM SAYFA 136 Haksızsınız biz ormanlarımızı madenlerimizi mahsullerimizi yada sanayimizi değil biz Türk ümüz işletmiyoruz. 48.NOTUM SAYFA 171 Halep ordaysa arşın burdadır. bu kitabı okumak adeta bir borçtur ve vazifedir. BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR Bir muharrir bütün ömründe böyle bir kitap yazabilmişse dünya ya beyhude gelmemiş demektir. HÜSEYİN CAHİT YALÇIN
Diğer Falih Rıfkı Atay Sözleri ve Alıntıları
- gözyaşının hiçbir faydası olmadığını anlamak için, Yahudilerin Kudüs' te yüzlerce yıldan beri her cumartesi günü başlarını dayayıp ağladıkları taşı ziyaret ediniz: Yüzlerce yıllık gözyaşı, bu ağlama duvarını bir santim aşındıramamıştır.
- gözyaşının hiçbir faydası olmadığını anlamak için, Yahudilerin Kudüs' te yüzlerce yıldan beri her cumartesi günü başlarını dayayıp ağladıkları taşı ziyaret ediniz: Yüzlerce yıllık gözyaşı, bu ağlama duvarını bir santim aşındıramamıştır.
- ...nasıl tahammül ediyorsunuz? Türkler kadar bani (bina yapıcı) bir milletin cami mimarisi, çeşme mimarisi, türbe mimarisi olur da; ev, bahçe ve han mimarisi nasıl olmaz.
- 1913'de bir Mustafa Kemal, yüzyıl sonrası için bile hayaldi, fantezi romanlarında bile yeri yoktu.
- Ahmed'imi gördün mü?
Hayır. Hiç birimiz Ahmed'ini görmedik. Fakat Ahmed'in her şeyi gördü. Allah'ın Muhammed'e bile anlatamadığı cehennemi gördü. - - Çadırın nerede?
Diye sorduğumuz zaman, çoğu size eğri bir taşın babasından kalma gölgesini gösterebilir.. - Din ile şeriatı bugün bile birbirine karıştıran üniversite diplomalı kimseler var. Tanrıya
inanırsınız. O'na karşı güvenlerinizi yerine getirirsiniz. Din burada biter, ötesi şeriattır.
Şeriatçılık demek, Müslüman toplumlarını yedinci yüzyıl Hicaz aşiretleri şartlarına doğru geri sürüklemek demektir. İslam bilginleri Kur'an'ın "muamelât" ayetlerinin "mensuh" (hükümsüz) olduğunu eskiden beri söylemişlerdir. "Zaman ile yargıların" değişmesi gerektiği pek eskiden beri bilinmektedir. Fakat ulûm?ı akliyye'yi (deneysel olarak) kapısından kovan ve yalnız ulûm?ı şeriyye'yi (kötü olan) öğreten medrese, toplumun bütün dünya işleri üzerinde egemen olmak dâvasındadır. Batıya doğru bütün gelişmeleri önlemeğe kalkışmaktan bir türlü vaz geçmez. Rahmetli Şemsettin Günaltay kalabalığa çıktığı vakit softa, bizimle baş başayken aydın bir din bilgini idi. ilahiyat fakültesini kurduğu vakit; "Fıkıh dersi koymadım, çünkü' fıkhın temeli Kur'an'ın "Muamelât" ayetleridir. Bu ayetlerin hepsi de artık "mensûh" dur" demişti. - Felsefe müderrisi, Türklerin dillerini bırakıp Arapçayı dil edinerek bir İslâm milleti birliği kurulması dâvasındadır. Türkçü Ziya Gökalp ilim dili terimlerinin Arap köklerini bırakarak Türk
köklerinden alınmasını bile ileri sürmeğe cesaret edemez. Yalnız Arap eklerini savunur.
"Realite" karşılığı "Şeniyet", yalnız "Realizm** karşılığı "Şeniyetçilik" diyebilir. Osmanlı Milliyetçiliği, hâlâ, bir din milliyetçiliği idi. Tarih, bu milliyetçi için, bir Müslüman gâvur kavgasıdır. Osmanlı milliyetçisi Türkçülüğü de Türkçeciliği de bir soysuzlaşma saymıştır. - Japonya eğitimde Çin medresesinin hükmü altında idi. Nasıl ki biz Türkler Arap medresesinde eğitim görüyorduk. Japonya iki asır tarih dışı kaldı. 1854 de Komodor Perry bir kaç Amerikan savaş gemisi ile kapısını zorlayıp, Japon şerefini kırıcı ve yüz kızartıcı antlaşmayı zorla imzalatınca Japonya'da batıya köle olmamak ve millî varlığı kurtarmak için iki fikir doğdu: "Gâvur"u kesmek, Batılı olmak. Batının üstünlüğünü sağlayan nelerse, öğrenmek. (...) İlim Japonya'ya 1868 de girmiştir. 1925 de ise yüzde 99,4 Japon çocuğu batı eğitimi veren okullarda, 1927 de halkın yüzde 93'ü okuyup yazmakta idi. Genel eğitim Japonya'da batı memleketlerinin çoğunda olduğundan daha laiktir. İçinde beş büyük, kırk bir küçük bilimyurtları (üniversiteler) vardır. Eğitim arttıkça seçmenlerin sayısı ilk parlamento seçimlerinde 460.000 kişiden 1928 de 13.000.000'a çıktı. Yeni Japonya batı baskısı altında uyandıktan sonra kırk yıl içinde Çin ve Rusya'yı yenerek büyük devletler arasına girmiştir. Japonlar murakabe meclislerini kurarken sanki tarihçi H. G. Wells'in Esquisse de L'histoire Universelle'inde vereceği şu dersi kayıptan almışlardı: "Bir topluma danışma hakkından önce eğitim verilmelidir. Seçmen oy vermeden önce bilgilenmelidir. Oy kulübelerinden önce okullar kurulmalıdır. Yeteri kadar eğitim görmeyenin elinde oy pusulası yalnız faydasız değil, tehlikelidir de."
- Bugünkü batı uygarlığının mayası, eski Yunan ilim ve felsefesidir. Temeli nedir bu ilim ve
felsefenin? İnsan aklını aramakta, sormakta bilmek, anlamak, açıklamak ve yorumlamakla hür kılmak!
Bu akıl hürriyeti İsa'dan altı yüz yıl önce bizim yurdumuzun Ege kıyılarında doğmuş
ve bin yıl sürmüştür. Ortaçağda, bin iki yüz yıl, kilise ve papaz baskısı insan aklını hürriyetsiz bıraktığı sırada, Müslümanlar Yunan ilim ve felsefesinin ilk mirasçısı olmuşlardır. Bütün eski Yunan metinleri Arapçaya çevrilmiştir ve insan aklına hürriyetini geri veren ilk din reformu da, bilindiği üzere, Halife Me'mun' un da kendilerine katılması üzerine İslâm sosyoanalistleri tarafından gerçeklenmiştir. Gene bilindiği üzere Muhammed yalnız Peygamber değil, devlet reisi ve Başkomutandı. Kur'an inanç, tarih ve ahlâk emirlerinden başka o zamanki Hicaz aşiretleri topluluğunun anayasası idi. Bağdat reformcuları Tanrı'nın ebediliğini, ibadet ve ahlâk emirlerini hak tanımışlar, muamelât ayetlerinin ister istemez hükümden kalkması gerektiğini ileri sürmüşler, nakil' in aklı arama, sorma, öğrenme ve yorumlama, açıklama hürriyetinden alıkoyamayacağını ileri sürmüşlerdir. Dokuzuncu asırdayız. İslâm medeniyeti denen kısa devir işte bu reformun ve akıl hürriyeti devrinin eseridir. Yabancı tarihçiler bu devri övüp durmuşlardır...