- Kafasındaki bu soru onu gittikçe çökertiyordu. ''Uğraşmak, hiçbir şey değilse uğraşmak, nasıl hak olur?'' Şimdiye kadar tatmadığı ayrı bir duygu içindeydi. Düşünmenin tadını şehvetle bütün bedeninde duyuyor, çaresizlikle kıvranıyor, çöküyordu. (Sayfa: 234)
- Kafasındaki bu soru onu gittikçe çökertiyordu. ''Uğraşmak, hiçbir şey değilse uğraşmak, nasıl hak olur?'' Şimdiye kadar tatmadığı ayrı bir duygu içindeydi. Düşünmenin tadını şehvetle bütün bedeninde duyuyor, çaresizlikle kıvranıyor, çöküyordu. (Sayfa: 234)
- Kafasındaki bu soru onu gittikçe çökertiyordu. ''Uğraşmak, hiçbir şey değilse uğraşmak, nasıl hak olur?'' Şimdiye kadar tatmadığı ayrı bir duygu içindeydi. Düşünmenin tadını şehvetle bütün bedeninde duyuyor, çaresizlikle kıvranıyor, çöküyordu. (Sayfa: 234)
- ''Anavarza toprağı taze bir canlılar kaynaşmasının hızında, kıyametinde uğundu.'' (Sayfa: 251)
- ''Beklerim, Yusuf'u kuyudan çıkaran Mevla bir gün olur bize bakmaz mı dersin! Bir gün olup bizim üstümüze de bir gün doğmaz mı dersin?'' (Sayfa: 267)
- ''Küskün karanlıklarına da gittikçe gömülüyorlar, vurdumduymaz, hiçbir şeyle ilgilenmeden, gülmeden ağlamadan, öfkelenmeden, sevinmeden bir tuhaf havanın içinde yuvarlanıp gidiyorlardı. Umut ettikleri hiçbir şey yoktu. Umut edememenin boşluğundaydılar.'' (Sayfa: 273)
- Anavarza at oynağı Kana bulanmış gömleği Kıyman aşiretler kıyman Kör karının bir değneği (Sayfa: 283)
- Koca Osman: ''Bu insanoğlu bir var, çöpünü, sineğini güvenemezsin, bir var, canını kaldır at önlerine, canı gibi korur,'' diyordu. (Sayfa: 343)
- ''Ali Safa oğlum,'' dedi. ''Sen köylüleri çok sıkıştırmışsın. Bir odaya bir kedi yavrusu koy, hem de durmadan üstüne git, sonunda kedi yavrusu senin gözünü oyar. Kedi yavrusu kedi yavrusu iken... İnsanoğlu kedi yavrusu değildir. Ne kadar korkaksa, o kadar da yiğittir. Başka sebep arama, bu budur.'' (Sayfa: 344)
- ''Söğüdün altında oturup bellerini söğüt gövdelerine dayadılar. Seyran gözlerini Memedden ayıramıyordu. İçinde ılık ılık, sıcak bir şeyler kaynıyordu. Bu duyguyu uzun bir süredir unutmuştu. Memedin yüzüne baktıkça içine uzak bir yerlerden sıcak bir şeyler damlıyordu. Seyran gözlerini yere indiriyor, sonra bir de bakıyor ki gözleri Memedin yüzünde... Seyran ne yapacağını bilemiyordu. Bir tuhaf duyguya düşmüştü.'' (Sayfa: 354)