- Eline de bir kaşık tutuşturdu. Irazın kaşığı unutmuş bir hali vardı. Kaşık eline yakışmıyor gibiydi.
- "...Aba altında er yatar demişler ya, doğru söylemişler.Şu insanoğlu anlaşılmaz bir yaratık..."
- ''Her kurt kocayınca köpek olmaz. Yiğit kurdun kocamışı da yiğit kalır.'' (Sayfa: 79)
- ''Karanlığın üstüne, umutsuzluğumuzun üstüne bir top ışık düştü.'' (Sayfa: 84)
- ''Yusuf'u kuyudan çıkaran Mevla, bir gün olur bize bakmaz mı dersin?'' (Sayfa: 97)
- ''Canlarından korkuyorlar. Can korkusu girdi mi bir insanın derisinin altına, o adamdan hayır bekleme Osman Ağa.'' (Sayfa: 98)
- ''Acaba bu köy kendisine mezar mı olacaktı? Vurulursa, neresinden vurulacaktı? Ölümü nasıl olacaktı? Ölüm gelirken nasıl gelecekti, bir karanlık mıydı ölüm, nasıl bir karanlıktı? Uyku gibi mi? Çok mu sızlardı ölüm yarası?'' (Sayfa: 104)
- ''Attığın taş dediğin kuşu vurmuyor!'' (Sayfa: 108)
- ''Demir olsam çürürdüm, toprak oldum dayandım... Toprak, toprak, toprak oldum da dayandım.'' (Sayfa: 155)
- ''Bu dünya böyledir,'' diyordu. ''Sular hendeğine dolar. İnsanlar doğar ölür, gün doğar batar. Ağaçlar büyür çürür. sular akar, bulut ağar. Ağayı öldürürsün, ağa gelir yerine. Bir daha öldürürsün, bir daha gelir.'' (Sayfa: 208)