Sürüp giden yaşamın baş döndüren doğurganlığında bir şeyleri sonuna dek örtbas etmeye kimin gücü yetiyor ki?
Taptıkları kişilerin pislikleri, çirkinlikleri ortaya apaçık dökülünce çelişkiler yumağına dönen içleriyle hesaplaşmaları gerekirdi.
Bir sigara daha yaktı. Derince çekip doldurdu ciğerlerini. Üfleyip boşaltırken içindeki bütün karaltıların uçuşan dumanlara karışıp gitmesini yanık bir özlemle düşledi. Kazısan da gitmez!
Ne çok bakış açısı, ne çok yanı var doğruların.
Kapıya çıkıp da yüzüne ıslak, soğuk karlar serpiştirince içinde temiz, yeni bir sayfa açılmış gibi oldu. Göründüğü kadar temiz değildir, leke yapar bu karlar!
Tutmaları gerekli yolu niye bulamıyor insanlar?
İnsanlara pek güven duymuyordu. Bu dönen çarkın içinde ufalanıp duran yaratıklardı tümü. Tek tük de olsa gene de bazıları kişilikleriyle kalabiliyorlardı demek.
İnsanlar ille de ideolojilere bağlı olarak iyi ya da kötü olmuyorlar ki, bir de kendi öz benlikleri var işte!..
Biz hayın, böyleleri yiğit!.. Kişiyi bu pisliklerden kurtaran güçlü şey, sanat uğraşı, tutkuya belki de o yüzden dönüşüyor! Yaşanmaya değer ne var dünyada sanat olmasa!..
Herkesin bilip birbirinden sakladığına da giz derler!..
Burçak Çerezcioğlu
Arthur Schopenhauer
Nihat Behram
Cassandra Clare
James Bowen
Jiddu Krishnamurti
Ali Kırca
George Orwell
Rebecca Solnit
Suzanne Collins