- Sevgi nedir? Dünyada bana sevgi kadar anlaşılmaz gelen hiçbir şey yoktur; ne insan ne Şeytan ne de başka bir şey, çünkü sevgi her şeyden daha çok işler ruha. Yüreği böylesine kaplayan, böylesine bağlayan hiçbir şey yoktur. Bu nedenle, onu yöneten silahlar olmayınca, ruh, derin bir uçuruma atılırcasına sevgiye atılır.
- Kitabın iyiliği okunmasındandır. Bir kitap imlerden oluşur, bu imler başka imlerden söz ederler. Onu okuyan gözler olmazsa, bir kitap kavram üretmeyen imler taşır; bu nedenle de dilsizdir. Bu kitaplık belki de içinde barındırdığı korumak için doğdu, ama şimdi onları gömmek için yaşıyor.
- "Yaşadığımız dünyanın ne kadar üzücü olduğunu unutmak için başka dünyalar hayal etmekten daha güzel bir şey yoktur. En azından o zamanlar böyle düşünüyordum. Başka dünyalar hayal etmenin de bir sonu olduğunu henüz anlamamıştım."
- Halka umut vermek için bir düşman gereklidir. Biri yurtseverliğin alçakların son sığınağı olduğunu söylemişti. Ahlaksal ilkeleri olmayanlar genellikle bir bayrağa sarılırlar, soysuzlar da daima ırklarının saflığıyla övünürler. Ulusal kimlik, mirastan yoksun kalanların son pınarıdır. Şimdi kimliğin anlamı, nefret üzerinde temelleniyor, aynı olmayana duyulan nefret üzerine. Nefreti uygar bir tutku olarak beslemek gerekir. Düşmanı, halkların dostudur. İnsanın kendi sefilliğine mazeret bulabilmesi için nefret edecek birine gereksinmesi vardır. Nefret insanların en kadim tutkusudur. Anormal olan durum sevgidir. İsa bu nedenle öldürüldü, doğaya karşı olan bir şeyden söz ediyordu. İnsan birini, bütün bir ömrü boyunca sevemez, bu olanaksız umuttan zina, ana katli, dosta ihanet doğar. Oysa insan ömür boyu birinden nefret edebilir. Yeter ki nefretimizi körüklesin. Nefret yüreği ısıtır.
- Sokakta yürürken kulaklarına iPod takan veya trende gazete okuyarak veya manzaraya bakarak bir saat oturamayan, hemen telefon açıp, yolculuğun ilk kısmında ? Yola çıktım?, ikinci kısmında da ? Varmak üzereyim? demekten kendini alamayan gerizekalılar kimdir? Bunlar artık gürültü olmadan yaşayamayan insanlardır. Bundan dolayıdır ki, müşterilerinden dolayı zaten gürültülü olan restoranlar bazen iki televizyon ekranı, bazen de müzik aracılığıyla daha fazla gürültü sunar; televizyonu kapatmalarını isterseniz de size deliymiş gibi bakarlar. Bu gürültü ihtiyacı, uyuşturucu görevi görür ve asıl önemli olan şeylere odaklanmayı engeller.