- Yapmadığım için pişman olduğum şeyler ve yeterince rezil etmediğim için pişman olduğum insanlar var.
- Yılların bana öğrettiği bir şey var. Kaybedeceğin kesinken asla savaşa girme. Ama seni aşağılamış olan hiç kimseyi de affetme. Zamana bırak ve güçlü olduğun zaman saldır. Artık karşılık vermene gerek kalmasa da yap bunu.
- Şu an nesli tükenmekte olan bir böcek bile olsa üzerine basıp ezmekte hiç tereddüt etmeyeceğim insanlar var.
- ... elektrik süpürgesi gibi kokain çektiğini...
- Röportaj Stockholm Borsası'nın düşüşe geçtiği, sıkışan para babalarının "Üzerimize gelirseniz kendimizi pencerelerden atarız." blöfünden medet umduğu günlerde, canlı yayınlanmıştı.
- Ronald Niedermann kuşkusuz yetenekli biriydi. Fiziki özellikleri ona korkutucu bir görünüm veriyordu. Üstelik becerikli ve soğukkanlı bir organizatördü. Tek problemi liderlik içgüdüsünden yoksun olmasıydı. Arı Kovanına Çomak Sokan Kız, Stieg Larsson (Sayfa 105)
- "... Ve tekrar çiftliğe dönüp Zalachenko'nun kafasına baltayı geçirmiş," diye tamamladı Mikail. "Tam bir inatçı keçi." Arı Kovanına Çomak Sokan Kız, Stieg Larsson (Sayfa 37)
- "Keşke hayat hep böyle olsa." "Nasıl yani?" "Mutluluk da acı kadar güçlü gösterebilse kendini."
- ''Lisbeth Salander daha onlu yaşlarının başından beri psikiyatrik kurumlara girip çıkmış.Hem adli hem de mahkeme kararlarına göre kendini yönetme yeteneğinden yoksunmuş.Gayri mümeyyiz ilan edilmiş.Şiddete eğilimli olduğu tescil edilmiş,hayatı boyunca resmi makamlarda hep sorun yaşamış.Ve şimdi de bir iki cinayetin birinci dereceden...şüphelisi.Bütün bunlara rağmen sen ve Armansky,ondan prensesmiş gibi bahsediyorsunuz.''
- "Lisbeth okul yıllarında kendisine eziyet edenlerin başında gelen David Gustavsson'u çok iyi hatırlıyordu.IQ'su sazan balığı düzeyinde seyreden bir devdi.Yakaladığı her fırsatta Lisbeth'i aşağılar ya da itip kakardı.Bir seferinde,bir öğle teneffüsünde jimnastik salonunun arkasında Lisbeth'e saldırmış,Lisbeth de karşılık vermişti.Aslında David karşısında fiziki açıdan hiçbir şansı yoktu ama Lisbeth diz çökmektense ölmeyi yeğlerdi."