"Umutsuzluk uyumsuzluğun değil, kendine yönelen ilişkinin bir sonucudur."
Kendi olmaya cesaret edemeyenin inancı olamaz.
Umutsuzluk tamamen yok olduğunda, ben'in durumunu betimleyen formül şudur: Ben, kendine yönelerek, kendi olmak isteyerek, kendi saydamlığı içinde onu ortaya koyan gücün içine dalar.
Bir insanın gerçekten umutsuz olmaması için, her an içinde bu olasılığı yok etmesi gerekir.
Umutsuzlukta olaylar farklıdır;umutsuzluğun gerçek anlarının her biri olasılığına indirgenmelidir; umutsuzluğa düşülen her an, umutsuzluğa yakalanılır, şimdi, gerçek geçmiş hâline gelerek durmadan yok olur, umutsuzluğun her gerçek anında umutsuz kişi olası tüm geçmişi bir şimdi gibi taşır.
O hâlde bir şeyden umutsuzluğa düşmek, hâlâ gerçek umutsuzluk değildir, sadece başlangıçtır, doktorların bir hastalık için söyledikleri gibi umutsuzluk kuluçkaya yatmaktadır. Daha sonra umutsuzluk ortaya çıkar
Olmak istediği 'ben'e kavuşmak, tüm zevkleri tatmasını sağlardı -bu durumun da başka bir anlamda aynı derecede umutsuz olmasına rağmen ama olmak istemediği bu "ben"i olmak zorunda kalan bu kendi, onun işkencesidir: Kendinden kurtulamamanın işkencesi.
Umutsuzluğu taklit etmek kolaydır, hataya düşülebilir ve tinsel bir olgu olan umutsuzluk için sonuçsuz tüm ruhsal çöküntülerin ve gelip geçici çatışmaların tüm biçimleri olumsuzluk olarak görülebilir.
O hâlde kendini önceden sonsuz zanneden veya sonsuz olmak isteyen her insansal yaşamda, her an bile umutsuzluktur.
Olabilirden yoksun olmak, her şeyin bizim için ya zorunluluk ya da bayağılık hâline dönüşmesi anlamını taşımaktadır.
Emin Çölaşan
Carl Gustav Jung
Özdemir Asaf
Rhonda Byrne
Okay Tiryakioğlu
Umberto Eco
Sezai Karakoç
Murathan Mungan
Demet Altınyeleklioğlu
Etgar Keret