Küçük şeyleri unutamayanlar, en geri hatıraları da unutamayanlardır. Hafızalarının bu bahtsız kuvveti karşısında hiçbir memleket, hiçbir vatan tutamadan her yeri, her şeyi severek öleceklerdir.
Koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. Oturdum. Ada 'nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım."
"Bineyim bir Boğaziçi vapuruna günün birinde. Bebek?le Arnavutköy önlerinde arka taraftaki oturduğum kanepeden kalkayım, etrafıma bakayım; kimseler yoksa, denizin içine bırakıvereyim kendimi.?
''Neden o kadar sarardı, neden parmaklığa dayanıp bomboş bir gökyüzüne, kalabalık insanlara korku ile baktı? Bu korkuyu, bu korkunç korkuyu şehirlerde tatmak kabil. Gitmeli, uzaklaşmalı, hiçbir şehirde durmamalı.''
''Uyku, bir düşman ordusu gibi; kendini bırakmaya gelmiyor.''
''Şehir birbiri üzerine yığılmış kat kat evler, ışıklar, karyolalar, örtüler, sofralar, bardaklar, kadehler, pırlantalar, altınlar içinde korkunç bir hazine, canlı bir hazine gibi kapaklarını kaldırmış; muazzam şey! Korkutuyor insanı...''
''Kimdir bu sokakları dolduran adamlar? Bu koca şehir, ne kadar bir birine yabancı insanlarla dolu. Sevişemeyecek olduktan sonra neden insanlar böyle birbiri içine giren şehirler yapmışlar? Aklım ermiyor. Birbirini küçük görmeye, boğazlaşmaya, kandırmaya mı? Nasıl bir birinden bu kadar ayrı, birbirini bu kadar tanımayan insanlar bir şehirde yaşıyor?''
''Severim toprağı. Bu sessiz, mütevazı, sakin, deli şeyi, dedi. Hayat bundandır işte. Biz canlı mıyız bunun yanında. Onun için bundan yapıldık derler... Karşılığı için hiçbir şey istemeden veriyor o. Cömerttir, cömert. Sonra vakti gelince, bize yeter dereceye kadar bir bayram gösterdikten sonra, yine alır kucağına çürütür, doğurur. Çürütür, doğurur. Erkekler değil ama kadınlar muhakkak topraktan çıktı. Toprak ana! Toprak ana. Her mahlukun dişisinde bir topraklık var. Biz erkek kısmı güneşin, havanın, suyun çocuklarıyız belki, ama kadınlar muhakkak topraktan.''
Yaz günleri o yanıma uzanınca rahat bir uykuya dalardım. Rüyamda hiçbir şeyi görürdüm. Hiçbir şeyi. Hiçbir şey kadar güzel şey var mı? Varsa ver bir lokma. Şu saatte. Hiçbir şey ölüm gibi güzeldir.
Yalnızlık dünyayı doldurmuş.Sevmek bir insanı sevmekle başlar her şey.Burda her şey bir insanı sevmekle bitiyor.
Lisa Gardner
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Ali Fuat Başgil
Lawrence Durrell
John Fante
Eduardo Galeano
Stieg Larsson
Michael Palmer
Max Weber
Paulo Coelho