Medeniyet, kadının gözlerine hitap eder. Kadınların çoğu ellerinin zarif bir hareketi için piyano çalarlar ve musiki onlar için güzel bir "pozisyon" dan ibarettir.
Doktor: "Bu taze bir kadavra, yeni gelmiş." dedi. "Taze" ve "Kadavra" kelimelerinin garip tezadı beni ürpertti.
Halbuki mesele çok basit: İnsan hastalanır ve ölür.
Bazen etrafımızda o kadar esrarlı bir hadise olur ki ince ayrıntılarına kadar bunu sezeriz, fakat hiçbir şeyi idrak edemeyiz. Ruhumuzun içinde ikinci bir ruh her şeyi anlar, fakat bize anlatmaz, böyle korkunç işaretlerle bizi muammanın derinliklerine atar ve boğar.
Yalana her şey isyan etmelidir. Eşya bile: Damlarsan kiremitler uçmalıdır, ağaçlar köklerinden sökülüp havada bir saniye içinde toz duman olmalıdır, camlar kurulmalıdır, hatta yıldızlar düşüp gökyüzünde bin parçaya ayrılmalıdır
Hakikati seviniz, o da sizi sever; hakikati arayınız, o da sizi arar ve üstüne kalan hakikat bir ince iniltiyle, bir hafif rüzgar dalgasıyla, herhangi bir küçük işaretle mevcudiyetini bildirir: "Buradayım!" der.
Köşke bu defa gelişimdeki ilk günü hatırlıyorum ve bana o gün başlayan bir hikâye, bugün bitiyormuş gibi geliyor.
Ben kımıldayacak halde değildim. Kanım sönüyor. Damarlarımın ince yolunda haşhaşlı bir hava yürüyor ve bütün adelelerim uyukluyor; içimde büyük bir enerjinin ölümünü duyuyordum.
Görülecek, işitilecek, tadılacak, okunacak, yazınacak, yapılacak o kadar çok şey birikiyor ki, bundan sonra hayatımın bütün bunlara yetişemeyeceğinden korkuyorum.
Istırabın derinlerine indikçe sevincimizi kaybetmek korkusu kalmadığı için, yeni bir sevinç başlıyor: Istırabın ilacı ıstıraptır. İkisinin çarpımı: Sevinç
Mark Twain
Sait Faik Abasıyanık
Darynda Jones
Emin Çölaşan
Mo Yan
Niccolo Machiavelli
John Verdon
Jerome David Salinger
Halid Ziya Uşaklıgil
Kadir Aydemir