Bazen dehşetli cesurum, fakat bazen de uzak bir ayak sesinden facialar gizlendiğini zannedecek kadar herşeyden korkuyorum. Çocukluğumdan beri her an bir felakete uğrayacak gibi , sebepsiz korkarım. Sayfa:52
Kıskançlık temayüllerimize şiddet veren mücadele ihtirasının en meşru ve tabii hallerinden biridir,herkeste vardır,fakat çoğumuz farkında olmayız. Sayfa: 53
Evet, hiç bir insan asla malik olmayacağı tam realist bir telakki karşısında evlenmek de yaşamak ve ölmek gibi sade, alelade bir hadiseden ibarettir. Sayfa;55
Bazı kere yalnızlığı o kadar istiyordu ki aynı çatı altında başka birininin yatmasına bile tahammül etmiyordu. Aynı evin içinde başka bir insanın ayak sesi , hatta bir kedi yürüyüşü bile ona sıkıntı veriyordu. Sayfa;73
Çünkü bazı kitaplar mevzuları için okunmaz. Ben zaten vakaya ehemmiyet vermem. İnsan ruhunun içi görülmelidir değil mi ?
Hatta kefen bile çıplak cesedimizi örtmek için beyaz bir yalandır,değil mi?Sonra derler ki,cins kediler bu çirkinliği gizlemek için tenha yerlerde ölmeye giderlermiş. Sayfa:110
Ne ahmaktır bu kadınlar! İsterler ki erkek onlara gitsin, onları bulsun, onlara şekil versin.hep o sıcak balmumudurlar. Hep erkeğin başparmağı altında bin şekle girerler. Sayfa:124
Sen hayatında her şey yapmış bir kadınsın. Fakat hiç birine alışamamışsın, hiç birinde ihtisas kazanamamışsın: Evlendin, fakat tam manasıyla zevce olamadın; sevdin, fakat yekpare bir aşkın olmadı, bir çok hadiseler en büyük ihtirasın billûrunu kırdı; seyahat ettin, fakat sende bir seyyah melekesi teşekkül etmedi; birçok hafiflikler yaptın, barlarda, balolarda, tiyatroların kulis aralarında yaşadın, fakat bir kokot pişkinliği elde edemedin; tercemeler yaptın, fakat bir satır yazı neşretmedin; çocuklara bayılıyorsun, fakat ana olmadın; her emelin, her gayenin büyüklüğünü ve güzelliğini anlıyorsun, fakat hiç bir emelin ve gayen yok; bir çocuk saflığıyla en basit yalanlara inanabilirsin, fakat hiç bir şeye iman etmiyorsun. Sayfa:126 Kişisel not; kitapta en beğendiğim cümle!!!
Birbirine benzer şeraitin merkezinde yaşayanlar arasındaki gıyabi dostluk alakasını içimizde taşıyoruz ve günün birinde , bu insanlardan biri karşımıza çıkınca onunla müşterek hatıralara malikmişiz gibi kendimize yakınlığını hissediyoruz Sayfa;130
Zekanın en sivri noktası şüphe ve tereddüttür. Bütün Rönesans bir şüpheden doğdu. Bütün yeni felsefe zaferini Descartes?in şüphesine borçludur. Fakat, mücerret sahada zekânın evcini işaret eden bu şüphe ve tereddüt, ameli sahada ölümden başka bir şey değildir. Sayfa;165
Simone de Beauvoir
Cemalnur Sargut
David Nicholls
Necib Mahfuz
Heinrich Böll
Michael Ende
Michel Foucault
Kemal Tahir
Melissa P. (Melissa Panarello)
Jean-Christophe Grangé