"İsterdim ki ben, bir kitap bekçisi olayım camları güneşli bir kitap evinde. Duyduğum zevklerin en doyulmazıdır yıldızlı cenup denizlerinin alevinde sabahlar gibi sevilen bir kitap başında sabahlamak..."

...Yolunu beklerken daha dün gece Kaçıyorum bugün senden gizlice Kalbime baktım da işte iyice Anladım ki sen de herkes gibisin...

Günaydın gül yüzlü sevdiğime Günaydın yeryüzünü aydınlatan yeni güne Günaydın gün görmek için bekleyene Günaydın, günaydın, günaydın..

Biz nasıl bilirsek hep bir ağızdan gülmesini, biliriz öylesine yaşamasını ölmesini.

Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim, Kalbimde kalbine yok bile kinim Bence artık sen de herkes gibisin.

Sevgilim yalan söylersem sana kopsun ve mahrum kalsın dilim: "Seni seviyorum" demek bahtiyarlığından . Sevgilim yalan yazarsam sana kurusun ve mahrum kalsın elim okşayabilmek saadetinden seni. Sevgilim yalan söylerse sana gözlerim iki nadim gözyaşı gibi avuçlarıma aksınlar ve göremesinler seni bir daha...

Gözler: dokunmak,okşamak isteyen eller gibiydi, eller: hayran bakıyordu.

Benim akıllı doktorum, insaf edin, nasıl öfkelenmem düşündükçe memleketimi? Çırpınıyor ayakları altında bir avuç hergelenin.

Keklik ki dağdan dağa seker, Keklik yara yiyince, olduğu yere çõker, Yıldı keklik, takatı olsada gayrı uçamaz.

Gün olur daha derin daha geniş yara açar kalemin düşmanlığı, mavzerin düşmanlığından.