- İnsanlar benim güzel olduğumu o kadar çok tekrarladılar ki, ben de buna inanmaya başladım. Fakat hiçbir insan bir defa olsun bana: 'Ne kadar mesutsun!' demedi. Güzellikle saadet bir arada bulunamaz, diye bir beylik söz vardır. Bu ukalalık benim şahsımda bir hakikat olmuş. 43
- Haydi ağlama, yavrum, dedi. Haydi ağlama! Ne olursa olsun, ne kadar ıstırap çekersen çek, mademki yaşıyorsun! Yaşamanın her şeye rağmen en güzel şey olduğunu düşün... 58
- Bunları yazmaklığım belki günün birinde beni mahvedecektir. Fakat elimde değil. Bunları yazarken hiç kimseye söylemeyeceğim şeyleri birisine anlatmış gibi oluyorum. Ve ferahlıyorum. Ferahlamaya öyle muhtacım ki... Acaba vicdan azabı denen şey, bu ferahlamak, ağır bir yükün altından kurtulabilmek ihtiyacı mıdır? Bilmiyorum. Fakat anlıyorum ki, bütün bunları yazdıkça itiraf etmenin verdiği rahatlık beni sıcak bir günde serin bir su gibi koynuna alıyor. 65
- Nefret korkuyu doğurur. 85
- Reis kendi suratını aynanın içinde görür görmez, yerden iki karış zıpladı havaya. Ayna elden ele geçti ve aynanın içinde her yüzünü gören erkek vahşi şaşkınlık, korku ve takdir hislerinin topunu birden, bir anda kuvvetle duyarak bağırmaya başladılar. Ayna nihayet kadınların eline geçti. Dikkat ettim, ilk vahşi kadın aynaya bakar bakmaz, hemen elleriyle saçlarını düzeltmeye başladı. Ne tuhaf şey! Beyaz bir kadının aynaya baktığı zaman yaptığı ilk hareketleri o oluyor. 142
- Bulut Ayşe kızın yatak odası penceresi önünde saz biçimini alıp bu ninniyi söyleyedursun, bahçeye ayaklarının ucuna basarak Kara Seyfi girdi. Elinde kocaman bir bıçak, sağına soluna bakındı Kara Seyfi, fenalık yapmak isteyen insanlar hep böyle bakınırlar sağlarına sollarına, sonra başladı bahçedeki çiçekleri kesmeye. (S. 27-28)
- Sözü uzatmayalım, arası çok geçmeden gökyüzünün maviliğinde, bulut belirmeye başladı yine, tam da eski halini alınca, yukarıdan Ayşe'ye baktı, bahçeye baktı, kocaman bir ağız oldu, yayıldı, gülümsedi, böylece de iyiler iyilik buldu. Ney ülkesinde kötüler çekti cezasını. (S. 48)
- Tavşan, "Kederlenme boşuna Ayşe kız," dedi. "İyi insanlar, iyi hayvanlar, iyi bulutlar hiçbir zaman kaybolmaz. Seven ölmez. Bak hele havuza!" (S. 47)
- Sen bir köysün. Anadolu'da bir dağ başında. Sen şehrimsin en güzel ve en acılı. Sen bir imdat çığlığısın, yani memleketimsin, Sana doğru koşan adımlar - benim.
- Sen bir köysün. Anadolu'da bir dağ başında. Sen şehrimsin en güzel ve en acılı. Sen bir imdat çığlığısın, yani memleketimsin, Sana doğru koşan adımlar - benim.