- Var mısın? Kalalım sen ve ben... Ve bu öykünün tüm yel değirmenleriyle savaşalım... Bir Donkişot şizofrenisiyle? Hangimizin Cervantes hangimizin Donkişot olduğunun ne önemi var? Tekimizin sanrısına "biz" gücüyle karşı koyarız.
- Yalnızlık kimseyi reddetmez.
- Aşka...
Sevmeye...
Yenilmeye...
Müsaitim, gelme! - Aramadığın yerlerde olmayı seçiyorum nedense.
Karşılaşma ihtimalimizin olmadığı olamayacağı.
İlk ışıktan sağa dönüyorum hep.
Senden değil, seninle karşılaşmaktan korkuyorum.
Şekil değiştirmişiz biz.
Ben giderken, sen gelirken değişen ne varsa bilmediğim; karşılaştığımızda bir şamar gibi inecek yüzüme sanırım.
O yüzden kaçıyorum karşılaşmalardan.
Korkmak değil bu.
Korkudan korkmak benimkisi
ve anladım ki ayrılığa değil, ayrı kalmaya yeniliyor insan.. - Ayrılığı seçtin mi her şeyi götüreceksin yanında. Geriye hiçbir şey kalmayacak. Söylenmemiş sözler kalmamalı bıraktığın yerde ki ben en çok onları duydum. Gittin mi adamakıllı gideceksin. Hiçbir özlem kalmayacak dönüşleri emziren. Demem o ki dönecekmiş gibi gitmeyeceksin. Büyük git gideceksen uçsuz bucaksız, dursuz duraksız git
- Bazen hak etmediği değerleri sınarız sevdiklerimize. Onlar bile saşırırlar ne olduklarına. Gözünde çok yükselttiğin bir gün gerçekten yukardan bakmaya başlar sana. Senin yücelttiğin, seni beğenmez. Uzaktan bakarsın eserine. Anlamazsın aranızdaki gerçek uzaklığı. Öyle çok anlam yüklersin ki karşındakine, yaptığı yanlışlar bile doğru gibi gelir sana. Gerçekler yalana dönüşür, yalanlar gerçeğe.
- Gel "biz" olalım demek kolay... Benimle hiç olur musun?
- Keşke seninle ayrı dünyalarda yaşayan iki ayrı olsaydık. Oysa şimdi, sadece aynı dünyada yaşayan iki ayrıyız.
- Aşk kendini hem mutluluk hemde mutsuzluk sebebi olarak sunar ve sen elini hangisine uzattığını çok sonra anlarsın.
- GİTTİN! Bak, bir masal nasıl sığıyor bir kelimeye.