- "Umutlarının öyle fazla coşmasına izin vermezsen, hayal kırıklığına uğramazsın." (111)
- Arkalarında bıraktıkları dehşetten kaçan insanların başına garip garip şeyler gelir. Kimi çok acı ve zalim... ama kimi de öyle güzel ki, inançlar tekrar tutuşur, sonsuza dek dayanır. (149)
- Çoktandır kendimi bu kadar... güvende hissetmemiştim. İnsanlar yardım etmeye de ihtiyaç duyar. (173)
- Şundan emin olabilirsiniz... korkulacak zaman, insan'ın bir ülkü uğruna acı çekmeyi ve ölmeyi reddettiği zamandır. Çünkü bu bir tek nitelik insan'ın temelidir. Bu bir tek nitelik, evrende benzeri olmayan insan'ın ta kendisidir. (185)
- Ama bu traktör iki şey yapıyor. Hem toprağı altüst ediyor, hem de bizi topraktan atıyor. Bu traktörün tanktan farkı pek az. Her ikisi de insanları sürüyor, korkutuyor, incitiyor. (185)
- İşin başlangıcı burasıdır... "Ben" den "Biz" e geçiş. (186)
- Biri ötekine anlatıp durur, ötekinin duyup duymadığının ya da anlayıp anlamadığının hiçbir önemi yoktur. Konuşuyor ya da hiç konuşmadan karşılıklı oturuyorlardır ya, önemli olan budur işte. Karşındakinin dinleyip dinlememesinin hiç ama hiç önemi yoktur.
- İnsanın yüreğinin iyi olması için akla ihtiyacı yoktur. Bana zaten bu ikisi birlikte pek olmuyor gibi geliyor. Gerçekten akıllı bir adama bakıyorsun, hiç de iyi biri olmadığını görüyorsun.
- Göçmen arabaları iki yandaki küçük yollardan büyük otoyola çıkıyor, çıktığı anda Batı'ya dönüp göç yoluna koyuluyordu. Gündüzleri minik böcekler gibi batıya doğru yarışıyor, üstlerine gece indi mi, yine böcekler gibi sığınacak bir yere, bir su başına toplanıyorlardı. ... Bir araya gelip konuşuyor, hayatlarını, yiyeceklerini, gidecekleri yere aşt umutlarını paylaşıyorlardı. Birinci araba bir pınarın yanında konaklasa, ikincisi hem pınar hem dostluk için onun yanına gelip duruyor, üçüncüsü de, iki aile orayı beğenip durdu diye duruyordu. Güneş batarken belki yirmi aile, yirmi araba birikiyordu orada. (238)
- Artık grup kaynaşmış, tek varlık olmuş. Karanlıkta insanların gözleri kendi içlerine dönmüş, akılları başka zamanları dolaşıyor, üzüntüleri dinlenmeye çekilmiş, uyuyor. (245)