- "Tıknaz, benim hakkımda anlaman gereken şey şu ki ben derinlemesine mutsuz bir insanım."
- Bazen çarpışmayı kaybedersin. Ama haylazlık her zaman savaşı kazanır.
- "Üzgünüm. Endişelenme, dostum." dedi. "Tanrı günahkarları cezalandıracaktır. Ve o bunu yapmadan önce biz yapacağız."
- "Ama brokolinin varlığının çikolatanın tadını hiçbir şekilde etkilemediğini söylemeye gerek bile yoktu."
- Sayılı günler içinde bana bir sonsuzluk verdin ve bunun için sana müteşekkirim.
- " Seni seviyorum ve doğru şeyleri söylemek gibi basit zevklerden kendimi mahrum etmeye pek meyilli değilim. Seni seviyorum ve sevginin boşluğa atılan bir çığlık olduğunu ve unutulmanın kaçınılmazlığını, herkesin ölüme mahkûm olduğunu ve tüm çabamızın toza dönüşeceği bir günün geleceğini biliyorum ve güneşin elimizdeki tek dünyayı yutacağını da biliyorum ve seni seviyorum."
- "... hiç sorun değil. Kalbimin senin tarafından kırılması bir onur olurdu."
- Başka ne diyebilirim? O çok güzel. Ona bakmaktan sıkılmıyorsun. Senden daha zeki olup olmadığını düşünmüyorsun, öyle olduğunu biliyorsun. Kimseyi incitmeden komik olabiliyor. Onu seviyorum. Onu sevdiğim İçin çok şanslıyım, Van Houten. Bu dünyada incinip incinmeyeceğine dair tercih yapma şansın yok ancak seni kimin inciteceğini seçebilirsin, ihtiyar. Ben kendi tercihlerimden memnunum. Umarım o da tercihlerini sever.
- O günler pijama, kirli sakal, mırıldanmalar ve Gus'un herkese onun için yaptıklarından dolayı sürekli teşekkür etme günleriydi. Bir ikindi vakti odanın köşesindeki kirli çamaşır sepetini göstermeye çalışarak bana, ''O ne?'' diye sordu. ''Çamaşır sepeti mi?'' ''Hayır, yanında.'' ''Yanında bir şey yok ki.'' ''O benim gururumun son parçası. Çok ufak.''
- "Bok toprakları..."