- Başımı omuzuna gömdüm. "Geldiğin için teşekkürler." "Benden uzak durmaya çalışmanın sana karşı hislerimi değiştirmeyeceğini fark ediyorsun, değil mi?" dedi. "Olabilir." dedim "Beni kendinden kurtarma çabaların hüsrana uğrayacak." dedi.
- Bazen sadece bi kitabın verdiği o ucuz, sınırsız, kuralsız ama paha biçilemez mental özgürlük bile yeter insana.
- "Dünya," dedi, "bir dilek gerçekleştirme fabrikası değil." Ve sonra, sadece bir anlığına çözüldü, hıçkırığı şimşeklerin eşlik etmediği bir gök gürültüsü gibi acizce bir kükreme, acı çekme sahnesindeki amatörlerin zayıflıkla karıştırabileceği korkunç bir dehşet anıydı... Sonra beni kendisine çekti, yüzü benimkinden birkaç santim uzaktaydı ve kararlıydı. "Savaşacağım. Senin için savaşacağım. Sen beni merak etme, Hazel Grace. Ben iyiyim. Daha uzun süre buralardayım ve seni rahatsız etmeye devam edeceğim."
- "Tüm kurtuluşlar geçicidir" diye karşılık verdi Augustus. "Onlara bir dakika kazandırdım. Belki o bir dakika onlara bir saat daha kazandıracak, o bir saat de bir sene. Kimse onlara sonsuzluğu vaat edemez, Hazel Grace, ama benim hayatım onlara bir dakika kazandırdı. Ve bu bir hiç değil."
- Bana sayılı günler içinde sonsuzluk verdin ve bu küçük sonsuzluk için sana ne kadar minettar olduğumu anlatamam.
- Yenilmez olduğumuzu düşünüyorlar çünkü öyleyiz. Doğamayız ve ölemeyiz. Tüm enerjiler gibi ancak şekil boyut ve görünüm değiştirebiliriz...
- Hatıradaşını kaybetmek hatıranın kendisini kaybetmek gibi hissettiriyordu.
- ''I dont't really understand the point of crying.Also,I feel like that crying is almost-like aside from deaths of relatives or whatever-totally avoidable if you follow two very simple rules: 1.Don't care too much. 2.Shut up.
- ''...but there's nothing wrong with me that I can fix.''
- ''That's the thing about Tiny:his problems are so huge that yours can hide behind them.''