- Bazı sonsuzlar başka sonsuzlardan daha büyüktür.
- "Dünya," dedi, "bir dilek gerçekleştirme fabrikası değil." Ve sonra, sadece bir anlığına çözüldü, hıçkırığı şimşeklerin eşlik etmediği bir gök gürültüsü gibi acizce bir kükreme, acı çekme sahnesindeki amatörlerin zayıflıkla karıştırabileceği korkunç bir dehşet anıydı... Sonra beni kendisine çekti, yüzü benimkinden birkaç santim uzaktaydı ve kararlıydı. "Savaşacağım. Senin için savaşacağım. Sen beni merak etme, Hazel Grace. Ben iyiyim. Daha uzun süre buralardayım ve seni rahatsız etmeye devam edeceğim."
- Gülümsedi. Darağacı mizahı. "Sadece yukarı çıkan bir hız trenindeyim" dedi.
- Bence evren fark edilmek istiyor. Bence evren beklenmedik bir şekilde bilince eğilimli ve kısmen de zekâyı mükâfatlandırıyor çünkü zarafetinin gözlemlenmesinden keyif alıyor.
- Hatırlamanın verdiği keyif elimden alınmıştı çünkü artık onları birlikte hatırlayabileceğim kimse yoktu. Hatıradaşını kaybetmek hatıranın kendisini kaybetmek gibi hissettiriyordu, sanki birlikte yaptıklarımız birkaç saat öncesine göre daha az gerçek ve önemsizmiş gibi.
- Farkındalığın yaratılışına ve yok edilişine adanmış bir evrende yaşıyoruz. Augustus Waters kanserle uzun süre savaştıktan sonra ölmedi. Kendisi, insan bilinciyle uzun süre savaştıktan sonra öldü, evrenin mümkün olan her şeyi yapma ve yıkma ihtiyacına kurban gitti, tıpkı senin de gelecekte kurban gideceğin gibi.
- Öncelikle Peter Van Houten gibileri vardı, acı verecek bir şeyler bulabilmek için dünyayı kateden sefil yaratıklar; bir de annem ile babam gibi insanlar vardı, zombi gibi yürüyen ve yürümeye devam edebilmek için ne yapmaları gerekiyorsa yapanlar.
- Yangın musluklarına işeyen köpekler gibiyiz. Zehirli çişimizle yeraltı suyunu kirletiyor, ölümlerimizden sağ kurtulmaya çalışırkenki saçma sapan çabamızla her şeye BENİM diye işaret koyuyoruz. Yangın musluklarına işemeden duramıyorum. Saçma olduğunu ve işe yaramadığını ?şu anki halimi göz önünde bulundurursak destansı boyutlarda işe yaramadığını? biliyorum ama ben de en az diğerleri kadar hayvanım.
- Zaten gerçek kahramanlar bir şeyler yapan insanlar değil, gerçek kahramanlar bir şeyleri FARK EDEN, dikkat gösteren insanlar.
- "Seninle tekrar görüşebilir miyiz?" diye sordu. Sesinde sevimli bir gerginlik vardı.
Gülümsedim. "Tabii."
"Yarın olur mu?"
"Sabırlı ol, çekirge" diye nasihat verdim. "Aşırı istekli görünmek istemezsin."
"Evet, zaten o yüzden yarın dedim" dedi. "Seni bu akşam yine görmek istiyorum ama tüm gece ve yarının büyük kısmını beklemeye razıyım."