J. G. Ballard
- Doğum: 1930
- Ölüm: 2009
- James Graham Ballard (15 Kasım 1930 - 19 Nisan 2009) Şanghay'da doğan İngiliz asıllı bilimkurgu yazarıdır. Bilimkurgu edebiyatta teknoloji tapınmacılığına karşı çıkan Yeni Dalga'nın seçkin temsilcilerindendir.
Ballard ve ailesi Pearl Harbour baskınından sonra diğer yabancılarla birlikte bir sivil tutsak kampına gönderildi. 1942 ya... (devamı)
- Varoşlar şiddeti hâyâl eder. Cömert
alışveriş merkezlerinin çevresine sığınmış
mahmur villalarında uyuyakalmış, daha
tutkulu bir dünyaya uzanacakları
kâbusları beklerler sabırla... - Varoşlar şiddeti hâyâl eder. Cömert
alışveriş merkezlerinin çevresine sığınmış
mahmur villalarında uyuyakalmış, daha
tutkulu bir dünyaya uyanacakları
kâbusları beklerler sabırla... - İnsan soyu, kefenindeki şirket amblemlerinden başka bir şey düşünmeden, uyurgezer bir halde yürüyordu tam bir unutmaya doğru.
- Soruyorlar 'Kaç para?' diye. 'Bedava' diyorum. Afallıyorlar, sanki bir şeylerini çalmaya kalkmışım gibi terki veriyorlar. İşte sana kapitalizm. Hiçbir şey parasız olamaz.
- Soruyorlar "Kaç para?" diye. "Bedava" diyorum. Afallıyorlar, sanki bir şeylerini çalmaya kalkmışım gibi tepki veriyorlar. İşte sana kapitalizm. Hiçbir şey parasız olamaz.
- Kablolu televizyon çağının siyaseti. Hızla geçen izlenimler, tanımlanmamış duygulardan bir denizin üzerinde yüzen bir anlamlar yanılsaması.
- Giderek daha çok ırkçı saldırı ve kundaklama, ateşe verilen daha çok göçmen barınağı. Yani otoban kasabalarının halkı dalları çiğnemekten bıkmış. Bir soru var ama. Bu delilik nöbetlerini kim düzenliyor?
Hiç kimse. Güzel tarafı da bu. Elektif delilik içimizde, gerek duyduğumuzda çıkmak üzere hazır bekliyor. En aşırı primat davranışından söz ediyoruz. Cadı avları, engizisyon idamları, kafirlerin yakılması, düşmanın arkasına sokulan kızgın demirler, ufuk boyunca darağacları. Kasti delilik bir mahalleyi ya da bütün bir ulusu sarabilir. - Turizm büyük bir uyuşturucu. Devasa bir güven numarası ve insanlara yaşamlarında ilginç bir şey olduğu gibi tehlikeli fikirler veriyor. Varoluş biçimlerindeki her yükseliş aynı havaalanlarına ve tatil köylerine, aynı hindistancevizi ve ananaslı içki saçmalıklarına taşıyor insanları. Turistler esmer tenlerine ve parlayan dişlerine bakarak gülümsüyor ve mutlu olduklarını sanıyorlar. Ama yanık tenleri onların aslında kim olduklarını gizliyor; kafaları Amerikan çöplüğüyle dolu ücretli köleler. Seyahat XX. yüzyılın bize bıraktığı son fantezi; bir yerlere gitmenin kendimizi yeniden yapılandırmamızı sağlayacağına dair bir yanılsama.
- 1