- Kendi akıllarının üstünlüğüne inanarak başkasına öğüt vermekten vazgeçmiyorlar, fakat kendi gülünçlüklerini, zavallılıklarını da bir türlü idrak edemiyorlardı.
- Bir gönlün âh u zâr ile dolmasının ne demek olduğunu gönlü rahat olanlar anlayamazdı.
- gönlüm dolu ah-u zâr kaldı.
- Fakat hiçbir tercüme, aslındaki güzelliği muhafaza edemez. Eğer aslında bir güzellik varsa...
- Edebiyat, hakikatların hayalle süslenmesidir.
- Meçhuller bize daima heyecan verir.
- Yaşlı insanlar hayatın kötülüklerini göre göre kötüleşiyorlar; gönül saflığını, insan duygusunun bütün iyi taraflarını kaybediyorlardı. Bu belki normaldi ama yürekleri yalnız iyilikle çarpan, dünyada yalnız iyi şeyler bulunduğunu sanan genç kızların da kötü duygulara kapılmış olması korkunçtu.
- Kötülükleri gördükçe hayatta faziletli olarak kalınamayacağını kabul ediyor, kendisi bu yola asla giremeyeceği için yaşamaktan soğuyor, robot haline geliyordu.
- Aşk, aşk, aşk. Kendi kendine ''Ne kadar da çok aşk...'' diye mırıldandı. ''Yalan olduğu bundan belli.''...
- Dünyanın bütün güzelliklerine veda etmekte büyük bir fedakarlık vardı ve her fedakarlık gibi bu da muhteşem bir şeydi.