- Deli Kurt'un içinde bir merak dalgalanması oldu :
- Bir erkek evdeşinden niçin kaçar ana?
Kadın tehlikeli ve gizli bir şey söylüyormuş gibi sesini kısarak cevap verdi :
- Gözlerinden kaçtı oğul , gözlerinden... - Gökçen'i beklemeye başladı.
Deli Kurt , o zamana kadar en tatlı bekleyişin düşman beklemek olduğunu sanıyordu. Bu akşam , sevgiliyi
beklemenin daha tatlı olduğunu anladı. Gecenin okşayıcı esintisi arasında , yıldızların titreştiği göğe bakarak : "Gökçen'i burada ölünceye kadar bekleyebilirim" diye düşündü. - Asker olduğu için her şeyi asker kafası ile düşünmeye alışıktı. Gökçen'e karşı duyduğu sevgiyi de askerce
düşünüyordu. Bu sevgi bir savaştı. Savaş olduğu için de kıyasıya bir uğraşma, karşı taraf ne kadar kuvvetli
olursa olsun sonuna kadar bir didişme gerekti. Sevdiğini söylemek teslim olmak demekti. Hiç insan son
kozlarını oynamadan yenilmeyi kabul eder, teslim olur mu? - Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu'ndan:
ATSIZ TANRIDAĞI'NDA
Burada baş sağlığı, orada gözler aydın;
İki ayrı dünyada iki ayrı tören var.
TANRI katından gelen bir yüce buyruk üzre,
Aramızdan ansızın çadırını deren var.
Orada ecdat ruhu şadümanlık içinde
Burada tamu içre gönüllerde boran var.
Eksilmiş bir yanımız; çarpılmış gibiyiz hep
TANRI korusun, sanki Bozkurtluğa kıran var.
Yukarıdan gök mü bastı; altta yer mi çöktü ne?
Kimsede ağız, dil yok; gözleriyle soran var.
Buradan uğurlarken onu binlerce BOZKURT
Orada karşılayan binlerce ALP-EREN var.
O gün Tanrıdağı'nda tan ağardığı çağda,
Dediler Oğuz Han'ın otağına giren var.
Ve Tanrı-Kut Mete'nin huzurunda Atsız'ı
Kür Şad'la Kül Tigin'le diz vururken gören var.
Töredir; konan göçer, dğoan gün batar elbet
Tanrı zeval vermesin devlet, din ve KUR'AN VAR.
Dayanılmaz olsa da Atsız'lığın acısı
Ulu Tanrı'ya şükür yine soy var, Turan var. - Fakat bunun için bu Önsözümün nasıl karşılanacağını bilmem lazımdır. Bu sözlerimin göreceği karşılık Türkiye'de ciddi bir yazı hürriyetinin olup olmadığını gösterecek, millet fertlerinin hiç bir karşılık beklemeden hükümete yardım etmesi kaabil midir, bunu ortaya koyacak, sizin de hakiki bir demoktat olup olmadığınızı belirtmek bakımından pek önemli bir sonuç vererek, daha bir çok karnlık noktaların aydınlanmasına yardım edecektir. Aksi takdirde eski bir tarihi efsaneyi tanzir ederek diyebilirim ki, 700 yıl önce Anadolu'ya gelen 400 arslana karşılık, bugün 400 koyun halinde çadırlarımızı yeniden dererek arslanların geldiği yolun tam dikine doğru yola koyulmamız gerekecektir.
MALTEPE 20 ŞUBAT 1944 - ATSIZ - Bir gözü nasıl yalnız sağ gözü tedaviyle iktifa edemezse bir Türkçü de öylece yalnız Türkiye Türklerini düşünmekle kalamaz. Nitekim hükümet ve dış Türkleriyle ilgisini kesmemiş ilk uygun fırsatta Antakya sancağını ilhak etmiştir. Halep ve Musul da milli misaka dahildir. Antakya'yı istemekle ırkımızın beşiği olan ülkeleri istemek arasında mahiyet farkı yoktur. Kimseden haksız bir şey talep etmiyoruz. Atalarımızdan kalan mirasın mefahirimizin gömülü olduğu toprakların bizim olması ülküsünü kalbimizde taşıyoruz. Onları unutmamak istiyoruz.
- - Izdırap çekiyorum. Sen de beni seviyor musun?
- Sus sus, ben de ızdırap çekiyorum. - Edebiyat, hakikatlerin hayalle süslenmesidir. Bütün masallar ve destanlar gibi bunun da eski bir hakikatı saklamış olması muhtemeldir...
- Kocası bir tartışmalarının sonunda melankolik bir tavırla ?'Bana insanlardan mı bahsediyorsun?'' demişti. ''İnsanlar mazide ve tarihin yaprakları arasında kaldılar. Bu gördüklerin birer karikatürden başka bir şey değildir.''
- Askerlik öldü general! Sinsi siyasetçilere sırf üniformalı oldukları için asker diyemem!