- ''Özür diliyorum ama sizlerle açık konuşmak istiyorum: Her meslekte olduğu gibi,öğretmenler arasında da mesleğine layık olmayan çok kişi var.Bunlar öğretmenlik etmeyi aşağılık bir iş kabul eden gündelikçilerdir.Böylelerine bir dost nasihati veriyorum: Öğretmenliği bırakıp kendilerine başka bir iş arasınlar.Tüccar olsunlar,başka işler bulsunlar ama canlı bir ruha ve bilgiye sahip fedakar insanların bulunması gereken yerleri işgal etmesinler.''
- Her kes hayattan bir şeyler almak ister ama ona bir şey vermek istemez
- Esas olan, insan hiçbir şeyin önünde eğitilmemeli, sürünmemeli. Esas olan, insan hayatı tükenmeyen kültür yaratıcılığıdır, kendisi ve kendisi dışında olan kaba güçlerle sürdürülen bir savaştır (Syf 60).
- Hz. Musa koyunlarını otlattığı yerde bir çalının yandığını gördü, fakat çalı yanıyor, bir türlü tükenmiyordu. Olanlar Musa'nın ilgisini çekti. Çalıya yaklaştı ve bir ses duydu. - Musa ayağındaki ayakkabıları çıkar. Durduğun yer, kutsal topraktır. Eğer insanlar veya halklar büyük bir şey yapmayı düşünüyorlarsa, buı surede de onlara örnek olacak derin bir mana vardır. Burada anlatılmak istenen şudur: Büyük, temiz ve aydınlık işe kirli el ve ayaklarla başlama. Temiz iş temiz eller ister (Syf 119)
- ... Lev Tolstoy çok güzel şeyler söylemiş: "Hayattaki 'düzensizliğin' sebebi herkesin iyi bir 'düzene' sahip olmak istemesidir, ama kimse hayatı düzenlemek istemiyor." Herkes yaşamdan almak istiyor, kimse ona bir şeyler vermeyi düşünmüyor (Syf 120).
- Çeşitli halkların tarihlerini okudum. Daha sonra sizlere de birçok başka bilim adamlarına da sordum Kendim de düşündüm. Ve sanırım dünya üzerindeki halkların çoğu yamyamlıktan çıkmamış, sadece insanları yeni usullere göre yiyorlar (Syf 156)
- "Şüpheci, inkarcı demek değildir ve 'şüphe etmek'körü körüne 'kabul etmemek', kapalı gözlerle kontrol etmeden kabul etmemek demektir.(Syf 209)"
- - Küçük zavallı solucanlar , siz sadece korkudan titremesini ve yerlerde sürünmesini bilirsiniz . Korkunun çocukları olan sizler dini de daimi bir korku , titreme , şikayet ve sürekli bir şeyler dileme olarak algılıyorsunuz . Sizler ruhen de Tanrı ' nın gerçek çocukları olsaydınız , kendiniz de hayatın yaratıcısı olur , yükselirdiniz . Şuan yaptığınız gibi yere kapanmaz , başınızı aşağı eğmezdiniz .
- - İnsanları dar ve havasız odalarda uzun süre hareketsiz oturmak zorunda bırakan şehir hayatı vücudu deforme edebilir . Bu hayat tarzı kasların gevşeyerek zayıflaması , kanın zehirlenmesi ve vücut çevikliğinin azalarak , insanların hareketsiz hale gelmesi sonucunu doğurur . Buna bir de iyi düşünülmeden , gereksiz yere çok uzun tutulan okul dönemini ekleyin . Sonuç : İnsanı canlı ve dinç tutması gereken bilginin yerini bilgiçlik taslayan bir zihniyet almakta , öğrencilerin beyni çeşitli kitaplardan yapılan sayısız alıntılarla - yıllar , isimler , ölçüler , formüller ve cansız kurallarla - adeta çöplüğe dönüşmektedir .
- - Halka canlı , gerçek vaazlar verin . Halkla , asırlardır olduğu gibi , ikiyüzlü bir şekilde tekrarlayıp durduğunuz ruhsuz kelimelerden oluşan sıkıcı , itici din adamı diliyle konuşmayın .