- Bu kadar büyük bir üzüntünün ancak daha büyük utançları örtbas etmek için gösterilebileceğini düşündüğümü hatırlıyorum.
- - Santiago, yavrum, neyin var?
- Beni öldürdüler, Wene Hala. - İnsanın yaşadığı değildir hayat, aslolan hatırladığı ve anlatmak için nasıl hatırladığıdır.
- Yalnız başına bir kadın oturuyordu. Her an gelmek üzere olan birini bekliyormuş gibi kendinden emin bir havası vardı. Kendi doğumunun, hatta beklediği kişinin doğumunun bile öncesinden beri bu anı bekliyormuş gibi bir havası vardı...
- Kendimi bildim bileli Mina'nın beni sabahları diş fırçalamaya zorlamasının işkencesini çektim. Ben böyle kıvranırken o dişlerini uyumadan önce çıkartıp temizlenmeleri için bir bardak suya bırakmak gibi bir ayrıcalığın keyfini sürerdi. Bunun onun doğal dişleri olduğunu sanır, onları Guajira büyüleri sayesinde takıp çıkarabildiğine inanırdım. Bir keresinde gözlerinin, beyninin, dilinin ve kulaklarının tersini görebilmek için bana dişsiz ağzının içini göstermesini istedim, ama yalnızca damağını görebilince hayal kırıklığına uğradım. Kimse bana bu diş mucizesini açıklamadığı için uzunca bir süre beni de diş hekimine götürerek böyle takıp çıkabilen dişler yaptırmaları için huysuzluk ettim; ben sokakta oynarken, nenem dişlerimi fırçalayabilecekti böylece. (Syf;92)
- - Santiago, yavrum, neyin var?
+ Beni öldürdüler, Wene Hala. - Can çekişen bir balık alışılagelmişten daha uzağa ve daha yükseğe sıçrayabilir.
- "Bu yüzden öldü" dedi bana Doktor Dionisio Iguaran. "Bizlerden daha sağlıklıydı, ama insan onun göğsünü dinleyince yüreğinin içinde fokurdayan gözyaşlarını duyabiliyordu."
- Horozların da -bilerek ve isteyerek- kendilerini kaptırdıkları gülünç bir oyun gibi görünüyordu her şey.
- Benim kuşağımın hayatta açgözlülüğü öğrenen gençleri, gelecekle ilgili hayallerini bedenen de ruhen de unutmuşlardı, ta ki sonunda gerçekler geleceğin onların hayal ettikleri gibi olmadığını onlara öğretene ve nostaljiyi keşfedene kadar.