- - Türk komünistleri daha ilk " Doğu Milletleri Birinci Kongresi " nde Mustafa Kemal ' i karşılarına almışlardır . Kongre başkanı şöyle demişti ; - Başında Mustafa Kemal ' in bulunduğu hareketin bir komünist hareketi olmadığını bir an bile unutmuyoruz . Bu hareketin amacı İngiliz efendilerine masadan ayaklarını çekmelerini dilemektir . Sonra da Türk ağalarının ayaklarını masa üstüne koymalarına izin vermektir . Biz Türkiye ' de gerçek bir halk ihtilali çıkıncaya kadar beklemek zorundayız .
- - 1923 Temmuz ' unda Lausanne ' da yeni devleti bütün dünyaya tanıtıyorduk . Kapitülasyonsuz , tam egemenlik ve bağımsızlık şartları içinde milli bir devlet olmuştuk . (...) Lord Gürzon , her reddolunan teklifi geri aldıkça : - Ben bunu cebime koyuyorum . Yarın para bulmak için bize geleceksiniz . Para bende ve ( Fransız baş delegesini göstererek ) bunda var . Her para istedikçe cebime koyduğum reddedilmiş tekliflerden birini size takdim edeceğim , diyordu .
- - Tanrı , bir peygambere verdiği şeriatı , ikinci bir peygamberde değiştirmekle , hatta Kur ' an ' ının bir ayetindeki emrini başka bir ayette kaldırmakla hükümlerin toplum evrimini izlemesi gerektiğini göstermiştir . Fıkıh ' ta buna nesih diyoruz . Muhammed , son peygamber olduğuna göre , O ' ndan sonra nesih hakkı insan aklına kalmıştır . Onun için İslam bilginleri , " zamanla hükümlerin değişeceği " içtihadında bulunmuşlardır . Mustafa Kemal ' in yaptığı işte bu nesih hakkını kullanmaktı.
- Bu konuşmalarda Mustafa Kemal?in bir liderlik vasfını daha öğrendim. Herkesi sonuna kadar söylemekle serbest bırakmak ve hiç hoşuna gitmeyecek fikirleri dahi sonuna kadar dinleme sabrını göstermek! Kesin kararını verinceye kadar böyle idi. Bu kesin kararı da herkesle beraber, herkesle inanarak, ortaklaşa bir karar haline sokmaya dikkat ederdi. Bir gün ?Arkadaşlarla verdiğimiz karar? diyebilmeli idi. Çocukluk arkadaşı ve yaveri Salih Bozok der ki: ?Fikirleri kendisince hiçbir değeri olmayan kimselerle görüştüğünü çok görmüşümdür. Hatta bir defasında dayanamayıp: ?Paşam, dedim, şu fikir danıştıkların arasında öyleleri var ki şaşıyorum. Bunların fikirlerine nasıl olsa sonunda katılmayacaksın. Ne diye birer birer çağırıp karşında söyletirsin?? Atatürk şu cevabı verdi: ?Bazen hiç umulmadık adamdan ben çok şeyler öğrenmişimdir. Hiçbir fikri aşağı görmemek lâzımdır. Sonunda kendi fikrimi tatbik edecek bile olsam, ayrı herkesi dinlemekten zevk alırım.?
- Bu konuşmalarda Mustafa Kemal?in bir liderlik vasfını daha öğrendim. Herkesi sonuna kadar söylemekle serbest bırakmak ve hiç hoşuna gitmeyecek fikirleri dahi sonuna kadar dinleme sabrını göstermek! Kesin kararını verinceye kadar böyle idi. Bu kesin kararı da herkesle beraber, herkesle inanarak, ortaklaşa bir karar haline sokmaya dikkat ederdi. Bir gün ?Arkadaşlarla verdiğimiz karar? diyebilmeli idi. Çocukluk arkadaşı ve yaveri Salih Bozok der ki: ?Fikirleri kendisince hiçbir değeri olmayan kimselerle görüştüğünü çok görmüşümdür. Hatta bir defasında dayanamayıp: ?Paşam, dedim, şu fikir danıştıkların arasında öyleleri var ki şaşıyorum. Bunların fikirlerine nasıl olsa sonunda katılmayacaksın. Ne diye birer birer çağırıp karşında söyletirsin?? Atatürk şu cevabı verdi: ?Bazen hiç umulmadık adamdan ben çok şeyler öğrenmişimdir. Hiçbir fikri aşağı görmemek lâzımdır. Sonunda kendi fikrimi tatbik edecek bile olsam, ayrı herkesi dinlemekten zevk alırım.?
- "Fakat ertesi güne kadar her şey unutulup gitti. Müse'nin mersiyesini hatırlar mısınız? Paris'te her şey unutulmak için on beş gün yeterse, şarkta bu, on beş saat bile değildir. Şarkta ölmemeye bakmalı..."
- Fakat Cemal Paşa için artık herkesin bildiği büyük rütbe ve nüfuzdan başka, masallaşmış hükümler bile vardı. Suriye'de derlerdi ki, eğer Cemal Paşa birisiyle görüştüğü zaman burnunu kaşırsa sürgün düşünüyor, sakalını karıştırırsa, affedip etmemeyi düşünüyor, demektir. Yalnız bıyık burmasından korkunuz o zaman bu görüşmenin ölüme kadar yolu vardır.