hayat belki bir kadının her gün filesiyle geçtiği uzun bir caddedir hayat belki bir adamın kendini dala astığı iptir hayat belki okuldan dönen bir çocuktur hayat belki iki sevişme arası rehavetinde yakılan bir sigaradır ya da yoldan geçen bir başkasına şapkasını kaldırarak anlamsız bir gülümseyişle "günaydın" diyen adamın şaşkınca karşıya geçişidir hayat, bakışlarımın senin gözbebeklerinde kendini paramparça ettiği o tutuklu andır belki
erkek kardeşim felsefeye bağımlı bahçenin iyileşmesini, yok edilmesinde görüyor düşünüyor erkek kardeşim sarhoş olup sonra duvara yumruğunu geçiriyor çok dertli, çok yorgun, çok umutsuz olduğunu anlatmaya çalışıyor o umutsuzluğunu da kimliği, takvimi, mendili, çakmağı, tükenmez kalemi gibi çarşı pazar dolaştırıyor ve umutsuzluğu o kadar küçük ki her gece meyhanenin kalabalığında kayboluveriyor
kimse güneşle tanıştırmayacak beni kimse serçelerin şölenine götürmeyecek beni uçmayı anımsa kuş ölümlüdür
biz yitirmiş olmamız gereken ne varsa yitirmişiz ışıksız, yola düşmüşüz biz
ne kadar ödenmeli daha
ben yüreğini yitirmiş bu zamandan korkuyorum ben bunca elin boşunalığını düşünmekten bunca yüzün yabancılaşmasından korkuyorum
keşke sana bu korkulu tufanı anlatacak gücüm olsaydı
Günah günah işledim lezzet dolu bir günah titreyen esrik bir tenin yanında tanrım ne bileyim ne yaptım ben o karanlık susku dolu zulada o karanlık susku dolu zulada baktım gözlerine gizemleriyle dolu gözlerinin çaresiz isteklerinden kalbim göğsümde çırpınıp durdu o karanlık susku dolu zulada yanında darmadağın oturdum dudaklarıma heves döktü dudakları deli kalbimin üzüncünden kurtuldum aşkın öyküsünü okudum kulaklarına: seni istiyorum ey benim cânânem! ey bağrı can bağışlayan, seni seni ey aşkım benim divânem! kırmızı şarap camda oynadı gözlerinde heves yalazlandı yumuşak yatakta benim bedenim göğsünde onun sarhoşça kıvrandı günah işledim lezzet dolu bir günah alevli yangılı bir kucakta günah işledim kinci, sıcak ve demirsi iki kol ortasında
yemin olsun ki sevinç goncasıydım ben beni aşkın eli dalımdan kopardı iç çekmelerin yalazı oldum ancak benim dudağım o dudağa varmadı
GÜNAH günah işledim lezzet dolu bir günah titreyen esrik bir tenin yanında tanrım ne bileyim ne yaptım ben o karanlık susku dolu zulada o karanlık susku dolu zulada baktım gözlerine gizemleriyle dolu gözlerinin çaresiz isteklerinden kalbim göğsümde çırpınıp durdu o karanlık susku dolu zulada yanında darmadağın oturdum dudaklarıma heves döktü dudakları deli kalbimin üzüncünden kurtuldum aşkın öyküsünü okudum kulaklarına: seni istiyorum ey benim cânânem! ey bağrı can bağışlayan, seni seni ey aşığım benim divânem! kırmızı şarap camda oynadı gözlerinde heves alazlandı yumuşak yatakta benim bedenim göğsünde onun sarhoşça kıvrandı günah işledim lezzet dolu bir günah alevli yangılı bir kucakta günah işledim kinci, sıcak ve demirsi iki kol arasında
Ahmet Haşim
Behiç Ak
Erdal Demirkıran
Murat Menteş
Mustafa Balbay
Reşat Nuri Güntekin
Ece Temelkuran
Stanislaw Lem
Cezmi Ersöz
David Safier