Engin Geçtan
- Doğum: 1932
- 12 Ocak 1932 - ): Yazar. İzmir'de doğdu. Tam adı İsmail Engin Geçtan'dır. 1956'da İ. Ü. Tıp Fakültesini bitirdi. Psikoloji ve nöroloji sahalarında ABD'de New York ve Colombia üniversitelerinde uzmanlık eğitimi gördü (1956-1961). 1968'de doçentliğe, 1974'te profesörlüğe yükseldi. ODTÜ, Ankara, Boğaziçi ve Marmara üniversitelerin... (devamı)
- Güzellik, ona sahip olan kişiye hoşluk yaşatan bir nesne ya da şekildir. Aslında söz konusu nesne, güzel olduğu için ona sahip olana haz vermez, kendisine haz verdiği için onu güzel bulur..
- ''Sen ya ölüydün ya da ölümsüz,hiç fani olmadın ki!'' Kısa bir sessizliğin ardından sesi tekrar duydu. bu kez daha acımasız.
'' Ölümden değil, yaşamaktan korkmuştun! '' - Yabancılaşma, insanın üzerine çöken en ağır duygu olmalı, yaşattığı dünyasızlığıyla. Panik atağın ölüm agonisini andıran çaresizliğinden ya da depresyonun iflah olmayacağına inanılan karamsarlığından da ağır. Panik atağa dünyaya yönelik bir imdat çağrısı, depresyona dünyaya yönelik öfke eşlik eder,yabancılaşmada ise dünya silinir.
- "İnsan geleceği düşünmeye başladığı andan itibaren, yaşamakta olduğu cenneti terk edip anksiyete dünyasına adım atar; üzerine kaygının gri tonu çöker, hırs dürtüsü oluşur, mülkiyet başlar ve "düşünceden yoksun" yabanın keyifli hayatiyeti kaybolur."
- Güzellik, ona sahip olan kişiye hoşluk yaşatan bir nesne ya da şekildir. Aslında söz konusu nesne, güzel olduğu için ona sahip olana haz vermez, kendisine haz verdiği için onu güzel bulur..
- ''Sen ya ölüydün ya da ölümsüz,hiç fani olmadın ki!'' Kısa bir sessizliğin ardından sesi tekrar duydu. bu kez daha acımasız.
'' Ölümden değil, yaşamaktan korkmuştun! '' - Yabancılaşma, insanın üzerine çöken en ağır duygu olmalı, yaşattığı dünyasızlığıyla. Panik atağın ölüm agonisini andıran çaresizliğinden ya da depresyonun iflah olmayacağına inanılan karamsarlığından da ağır. Panik atağa dünyaya yönelik bir imdat çağrısı, depresyona dünyaya yönelik öfke eşlik eder,yabancılaşmada ise dünya silinir.
- "İnsan geleceği düşünmeye başladığı andan itibaren, yaşamakta olduğu cenneti terk edip anksiyete dünyasına adım atar; üzerine kaygının gri tonu çöker, hırs dürtüsü oluşur, mülkiyet başlar ve "düşünceden yoksun" yabanın keyifli hayatiyeti kaybolur."
- Belki de kendimizi başkalarıyla kıyaslamalıyız, ama sadece gönül fakirliği ve zenginliği açısından.
- Kimin yazgısını kimin belirlediği bilinmez.