...Demek ki ruh nereye yönelirse orada keskinleşir.
Amansızca seven artık kendi içinde yaşamaz, sevdiğinin içinde yaşar, kendinden uzaklaştıkça sevdiğine yaklaşır ve gitgide daha fazla haz almaya başlar.
* Gerektiğinde deli olabilmek en büyük bilgeliktir. * Bilge olup öfkeden kudurmaktansa, cahil olup delice yaşamak daha iyidir. * Her insan kendi bilgeliği yüzünden deli olur. * Deli ay gibi değişir; ancak bilge güneş gibi hep aynı kalır. * Delilik , deli için neşe kaynağıdır. * Bilgenin kalbi üzüntüyle, delinin kalbi neşeyle doludur * Delilerin işlediği her türlü günah bağışlanırken, bilgelerin hiçbir mazeretleri yoktur. * AŞK ne kadar kusursuzsa, o ölçüde deliliğe ve de mutluluğa yol açar...
Söyleyin lütfen : insan hiç kendinden nefret eden birini sevebilir mi? Kendisiyle barışık olmayan, başkasıyla geçinebilir mi? Kendi içinde çatışma yaşayan, başkasını mutlu edebilir mi?
Ne kadar delice olurlarsa insan ömrünün o kadar uzamasını sağlarlar. Çünkü eğlenceli olmayan bir yaşam, yaşam değildir.
Bilgelik aklın kurallarına göre hareket etmektir ; öte yandan delilik ise tutkuların esiri olmaktır.
Tanrı aşkına söyleyin: Yaşamın Haz yani Delilik ile renklendirilmemiş olan her anı gerçekten de iç karartıcı, tatsız, incelikten yoksun, anlamsız ve sıkıcı değil midir?
Peki bir tek ad dahi anmadan hayata dair konuları yeren kişi gerçekte insanın şerefiyle oynayan biri mi, yoksa bir öğretmen ya da eğitici midir?
"Kim bilgeliğiyle öne çıkmak kaygısındaysa işte en çok o anlayışla kafa sallar ve her fırsatta alkışlamaktan geri durmaz, tıpkı keyfinin yerinde olduğunu belli etmek isteyen eşeğin kulaklarını sallaması gibi."
"Malum, günümüzde insanın asaleti bebeğin ilk çığlığını nerede koyverdiğiyle ölçülüyor."
Adolf Hitler
İlhan Berk
Mark Twain
Nil Gün
Bertolt Brecht
John Fante
Yaşar Kemal
Federica Sgarbi
Oğuz Atay
Nuri Pakdil