- Avrupalı... Hangi Avıupalı? Bugün bütün dünya Avrupalı değil mi? Aydınlarımız, Batı'nın her hastalığını ithale memur bir anonim şirket. Ondokuzuncu asırda ithal ettiği hastalığın adı «buhran»dı. Kelime doğar doğmaz birbirini kovaladı buhranlar: iktisadisi, içtimaisi, fikrisi. Şimdi de yeni bir meta sürüyor piyasaya: bunalım. Cıvık, sinsi, vahim bir maraz. Kendimize pek yakıştırdığımız bu milletin kökü ne tarihimizde, ne uzviyetimizdedir.
Şairin Reşid Paşa için söylediklerini biraz değiştirerek intelijansiyamıza ithaf edelim:
Vücud-ı nazik-i millet, rehin-i sıhhat iken
Düşürdü re'y-i sakîmi frengi illetine - Semavî kitapların emri: "öldürmeyeceksin". Hristiyan Avrupa, en sefil çıkarları için dünyanın bütün Mandarenlerini öldürdü ve öldürmeye hazır. Goethe: "ya örs olacaksın ya çekiç" diyor. Şark, Sadi'den Gandhi'ye kadar aksi kanaatte: "yemin ederim ki, dünyanın bütün toprakları bir tek insanın kanını akıtmaya değmez." Kim haklı?
- İzm'ler bu manada insan idrakine giydirilen deli gömlekleridir. Her ...ist, koltuk değneği olmadan yürüyemeyeceğini itiraf eden bir zavallıdır. İzm'ler birer anakronizm'dir, birer anakronizm yani kalıplaşan, canlılığını yarı yarıya kaybeden birer konserve düşünce. Batı'dan gelen hiçbir "-izm" masum değildir.
Biz ki, nassı mukaddesler dünyasından kovduk... Avrupa'nın İçtimaî ve siyasî mitosları karşısında bu apışıp kalmak, bu kendini küçük görmek, bu papağanlaşmak ne için? Unutmamak lâzım ki «izm»ler içtimâî bir sınıfın müdafaasıdırlar. İçtimâi bir sınıfın, bir milletin veya bir medeniyet camiasının. - Binaenaleyh, bizde de hicretin tarih başlangıcı olması "emr-i tabiidir". Tarih, gerçekte iki kısma bölünebilir: "asr-ı Adem'den, asr-ı İslam'a kadar" olan zaman eski çağdır; ondan sonra yeni çağ İslamla başlar. "Yeni tarihi de iki kısma ayırabiliriz: ikinci kısmın mebdei, matbaanın keşfidir."
- İnsanca rüyalardan nurtopu gerçekler doğar.
- İdeolojilerin ışığına göz yumanları sloganlar yönetir. Karanlık kinlerin birbine saldırttığı çılgın sürülerin savaş çığlığıdır, slogan. İlkelin, budalanın, papağanın ideolojisidir. Düşünce ile çığlık bağdaşmaz. Şuurun sesi çığlık değildir. Yabanîi bağırır, medenîi insan konuşur. Bu çocuklar yıllarca konuşturulmadı. Hınçlarını üç beş kelime ile suratımıza tükürüyorlar. İdeolojileri yasakladığımız için hışımlarına uğradık. Demokrasinin demopedi olduğunu kimse düşünmedi. Aczin hürriyetperverliği yalanların en namussuzu. Bahşedilen hürriyet, ölmek ve öldürmek hürriyeti. Toprak sarsılıyor!... Hep birden esfel-i safiline yuvarlanmak istemiyorsak, gözlerimizi açmalıyız. İnsanlar sloganla güdülmez. Düşünceye hürriyet, sonsuz hürriyet. Kitaptan değil kitapsızlıktan korkmalıyız. Bütün ideolojilere kapıları açmak, hepsini tanımak, hepsini tartışmak ve Türkiye'nin kaderini onların aydınlığında fakat tarihimizin büyük mirasına dayanarak inşa etmek. İşte, en doğru yol.
- Dostoyevski, Avrupa'yı kendimizden çok daha iyi tanıyoruz, diyor. Biz ne kendimizi tanıyoruz, ne Avrupa'yı. Tarihimiz mührü sökülmemiş bir hazine. Sosyologlarımız bir kızılderili köyünü keşfe gider gibi, alan çalışmalarına koyuluyorlar. Avrupa'yı, Avrupa'nın istediği kadar tanıyoruz.
- Bir kitabı okurken ne güzel kitap deriz, yazar da tıpkı benim gibi düşünmüş. Yanlış, şöyle dememiz gerekirdi: Bunu daha önce hiç düşünmemiştim ama, galiba doğru. Yahut, belki şimdi anlayamıyorum, birkaç gün sonra anlarım, önce teslimiyet, anlamak cehdi. Sonra hüküm. Yazarın gerçekten değeri varsa, düşüncesini, bir hamlede kavrayamazsınız. Söylemek istediklerini bütünü ile söyleyemez yazar, söylemek de istemez. Gizler, istiarelere başvurur.
- Zeka geliştikçe artar bu sevgi, tehlikeleri de azalır. Sıhhatli bir zeka kitapları çalışmalarına tabi kılar. Onun için eğlencelerin en asilidir okuma, daha doğrusu en asilleştiricisidir. Kitap zekayı kibarlaştırır. Hassasiyetimizle düşüncemizi ancak kendi içimizde, zihnîi hayatımızın derinliklerinde geliştirebiliriz. Ama, zekanın tavırlarını efendileştirmek için okumak zorundayız. Bazı kitapları, edebiyat ilminin bazı inceliklerini bilmemek, dahiler için bile fikrîi bir avamlık işareti. Kibarlık ve asalet, düşünce dünyasında da bir nevi alışkanlıklar francmaçonnerie'sinden, bir gelenekler mirasından ibaret.
- Denize atılan bir şişe her kitap. Asırlar, kumsalda oynayan birer çocuk. İçine gönlünü boşalttığın şişeyi belki açarlar, belki açmazlar.