Oturup kitap okursanız fazla bir şey tüketemezsiniz.
Bir dostun temel işlevlerinden biri, vermek istediğimiz fakat düşmanlara uygulayamadığımız cezaları (daha yumuşak ve sembolik bir biçimde) çekmektir.
İnsan eğer sorgulamaksızın kabullenmeye şartlandırılmamışsa, mutluluk gerçekten çok daha zor bir uğraş.
Görüntüleme yeteneği yüksek olan insanlar için benim iç dünyam merak edilecek biçimde kasvetli, sınırlı ve düz görünüyor olmalı.
Birlikte yaşarız hepimiz, bir diğerimize etki ve tepki yaparız; ama her zaman ve her şartta kendi başımızayızdır. Şehitler el ele girerler savaş alanına; tek başlarına çarmıha gerilirler. Birbirlerine sarılmış aşıklar umutsuzca yalıtılmış sevinçlerini tek bir benliküstülük halinde kaynaştırmaya çalışırlar; boşuna. Doğası gereği her vücut bulmuş ruh yalnız olarak acı çekmeye ve zevk almaya mahkumdur.
Bu da diye veciz bir ifadeyle ekledi Müdür, "mutluluk ve erdemin sırrıdır-yapmak zorunda olduğun şeyi sevmek.Tüm şartlandırmaların amacı budur:insanlara,kaçınılmaz toplumsal yargılarını sevdirmek." s(38)
İçinde bulunduğumuz çağ, diğer birçok şeyin yanında, özellikle otomobil ve roket hızıyla artan nüfus çağıdır.
Aydınlanmış olmak demek, gerçekliğin her zaman her yerde var olan bir ötekilik olarak farkında olmak demektir - onun farkında olmak ve yine de bir canlı olarak hayatta kalmak zorunda olan bir konumda kalmak ve gerekli olduğunda da sistematik aklıyla hareket etmek demektir.
O zavallı, modernlik öncesi insanların çıldırmış, kötü ve sefil durumda oluşlarına şaşırmamak gerek. Dünyaları; rahat yaşamalarına, akıllı, erdemli ve mutlu olmalarına izin vermiyordu. Anneler ve aşıklar,uymak üzere şartlandırılmadıkları yasaklamalar, baştan çıkaran ihtiraslar ve yalnız pişmanlıklar, salgın hastalıklar ve sonsuz yalnızlaştıran acılar, belirsizlikler ve yoksulluk - işte bütün bunlar onları güçlü hislere zorluyordu. Böyle güçlü hislerle (güçlü ama tek başına umutsuz, bireysel bir yalnızlık içinde), nasıl istikrarlı olabilirlerdi?
Bir dostun temel işlevlerinden biri, vermek istediğimiz, ama düşmanlarımıza uygulayamadığımız cezaları (daha yumuşak ve sembolik bir biçimde) çekmektir.
Carlos Fuentes
Tiziano Terzani
Abdülkadir Geylani
Celal Şengör
Murathan Mungan
Kristin Hannah
Dido Sotiriyu (Dido Sotiriu)
A. Ali Ural
Hasan Ali Toptaş
Ursula K. Le Guin