- Ben burada, bir saman yığınının kenarında yattığımı düşünüyorum... Şu benim bulunmadığım, benimle hiçbir ilgisi bulunmayan evrenin yanında bedenimin kapladığı yer minicik bir nokta; ve bana yaşamam için tanınan süre içinde olmadığım ve olamayacağım sonsuzluğun yanında o kadar önemsiz ki... Ve bu atom içinde, bu matematiksel noktada kan dolaşıyor, beyin çalışıyor ve de arzuluyor. Ne büyük rezalet! Ne saçmalık!
- Bir defa, insanları tanıyabilmek için onları sınarsınız. İkincisi, başka insanları incelemek için çaba harcanmaz. Bütün insanlar, gerek ruh, gerek fizik açısından, birbirlerine benzerler; hepimizin beyni, dalağı, yüreği, akciğerleri aynı biçimde yapılmıştır. Manevi değerler ise herkeste aynıdır; küçük farkların önemi yoktur. Bir insanı tanımak, diğerini de tanımak anlamına gelir. İnsanlar aynı ormandaki ağaçlar gibidirler; hiçbir botanik bilgini, tek tek akkavağı incelemeye kalkmaz.
- "Mutluluk üzerine konuşuyorduk galiba. Ben size kendimi anlatıyordum. Bakın yine 'mutluluk' sözünü kullandım. Söyleyin neden güzel bir müzikten, hoş geçirilmiş bir akşamdan, cana yakın insanlarla konuşmaktan zevk duyduğumuz zaman bütün bunlar sanki bir yerlerde var olan, ama bizim sahip olamadığımız gerçek, sonsuz bir mutluluğun basit bir kopyasıymış gibi bir hisse kapılıyoruz? Neden öyle oluyor? Yoksa siz böyle bir duygu içinde kalmıyor musunuz?"
sf.139 - "Belki de öyle. Bence ya hep ya hiç olmalı! Bir hayat bir başka hayata değer. 'Ben sana hayatımı veriyorsam, sen de bana vereceksin... hem de artık pişmanlık duymadan, onu geriye de almadan' diye düşünürüm. Yoksa hiçbir şey olmasın daha iyi!"
sf.135 - Aşık olma fırsatını bulamamış bütün kadınlar gibi o da bir şeyler istiyordu, ama ne istediğini kendisi de bilmiyordu. Daha doğrusu, bir şeyler istiyormuş gibi geliyordu ona ama, aslında hiçbir şey istediği yoktu.
sf.121 - "Kendisi küçük görülmeye layıksa, biz ne yapalım yani? Siz bendeki eğilimi kötü buluyorsunuz. Oysa bunun benim içimde tesadüfen meydana geldiğini size kim söyledi? Bu eğilimin de o kadar savunduğunuz o milli ruhtan ötürü uyanmadığını ne biliyorsunuz?"
sf.70 - Ölüm eski bir şeydir ama, her insana yeni görünür.
- Ey gençlik! Ey gençlik!
Hiçbir şey umurunda değil senin. Sanki evrenin bütün hazineleri senin elinde. Üzüntü bile neşe kaynağı senin için, hüzün bile yakışır sana. Kendine güvenirsin, küstahlık etmekten geri durmazsın: "Bakın!Tek başıma yaşıyorum." Halbuki senin de günlerin gelir geçer ve bu günler arkalarında iz bırakmadan hesapsızca yitip gider. - Yelena Nikolayevna beni hor görüyor şimdi; sana ise, Andrey Petroviç, saygısı var. İkisi aynı kapıya çıkar.
- Öyle hizmetler vardır ki, bunlara teşekkür etmek gülünç ve utandırıcı olur.