Çetin Altan
- Doğum: 1927
- Çetin Altan (d. 22 Haziran 1927, İstanbul), Türk yazar, gazeteci, köşe yazarı, oyun yazarı ve eski milletvekilidir.
22 Haziran 1927'de İstanbul'da doğdu. Dedesinin babası Kırım'dan göç eden arabacı Ahmet Kıpçakski, dedesi Tatar Hasan Paşa idi. Babası hukukçu Halit Bey, annesi Nurhayat Hanım'dır. Galatasaray Lisesi'ni, Ankara Üni... (devamı)
- Bu kitapta, az çok birbirine benzeyen insan yaşamlarının kocaman okyanusundaki iki değişik adadan bazı örnekler sunmaya çalışacağız. Bunlardan biri ?varlıklı' olanların, yani serveti yaratanların adasıdır. Öteki de ?var' olanların, yani sanatı yaratanların adası...
- Bizim uluslar arası tribünlerde bir türlü yeterince ?popüler' olamayışımızın bir nedeni de; kendi değer yargılarımızın doğruluğuna, yerçekimi yasasına inanır gibi, aşırı bir kesinlikle inanmamız.
- Bir toplum için en korkunç şey, çapsızlığını ukala bir şişkinlik arkasında saklamaya çalışanların, kendilerine benzemeyenleri ortak bir dayanışmayla durmadan tırpanlamaya kalkmalarıdır. Böyle bir belaya uğramış toplumları, ne kadar kalkınırlarsa kalkınsınlar, külüstür bir görüntüden kimse kurtaramaz.
- Bu kitapta, az çok birbirine benzeyen insan yaşamlarının kocaman okyanusundaki iki değişik adadan bazı örnekler sunmaya çalışacağız. Bunlardan biri ?varlıklı' olanların, yani serveti yaratanların adasıdır. Öteki de ?var' olanların, yani sanatı yaratanların adası...
- Bizim uluslar arası tribünlerde bir türlü yeterince ?popüler' olamayışımızın bir nedeni de; kendi değer yargılarımızın doğruluğuna, yerçekimi yasasına inanır gibi, aşırı bir kesinlikle inanmamız.
- Bir toplum için en korkunç şey, çapsızlığını ukala bir şişkinlik arkasında saklamaya çalışanların, kendilerine benzemeyenleri ortak bir dayanışmayla durmadan tırpanlamaya kalkmalarıdır. Böyle bir belaya uğramış toplumları, ne kadar kalkınırlarsa kalkınsınlar, külüstür bir görüntüden kimse kurtaramaz.
- Kafa tıntın olduğu halde zekâsıyla bilgili görünme pozlarına yatan ve işinin ithalat-ihracat olduğunu söyleyen genç bir Türk, tatil yörelerine gittiğinde yanında İspanyolca konuşulduğu zaman, kendisi de anlıyormuş gibi kafasını sallayarak arada bir sırıtırsa mı daha kültürlü görünür, yoksa ilgisiz durursa mı?
- İran-Irak savaşında yüz binler ölürken Salvador Dali'nin tablolarıyla ilgilenmeyi anlamsız mı buluyorsunuz; yoksa Salvador Dali'nin tablolarıyla ilgilenmek dururken, böyle bir savaşın sürdürüp götürülmesini mi?
- Uydurunuz.
Uydurdukça dünya ile belki daha kolay anlaşırsınız.
Nasıl olsa onun için de "yalan dünya" diyorlar.
Ama unutmayın ki, uydurma gereğini duymayanlar için de "adam" diyorlar. - Yabancı bir düşünüre: Demagog kime derler, diye sormuşlar.
-Sandalı kendisi sallayıp da, denizde korkunç bir fırtına olduğuna herkesi inandıran adama derler, demiş.
Bizde tam tersinedir.
Tayfun patlamış, dalgalar kabarmış, sandal alabora olmak üzereyken, dümene kurulup, güleç bir yüzle: Hava enfes, denizde kırışık yok, pupa yelken gidiyoruz, diyen adama derler.