Duygu bozukluğu olan kişiler, sevgilerini sağlıklı insanlar gibi yaşayamazlar. Onların sevgileri diğerlerine göre azdır. En başta kendilerini sevmediklerinden, başkalarını da sevemezler. Sende var olmayan bit duyguyu, başkasına verebilir misin?
Diğer İlkim Öz Sözleri ve Alıntıları
- Birbirinize sevgi ile sarılmaktan kaygılanmayın, sarılın sarılın ömrünüz uzar. Ruhu bunaltan ve ömrü kısaltan sevgisizliktir.
- Bazen acılarımız bize o kadar ağır gelir ki, hayata karşı tek savunmamız gülümsememizdir.
Her şaka, bilinçaltımızdaki gerçeklerin espriyle örtülmüş dışavurumudur. - Birlikte olduğu kişiye aşık olmadan ve sevmeden seks yapan insanlar olduğu gibi, aşk ve sevgi olmadan seks yapamayan insanlar da var.
- Duygu bozukluğu olan kişiler, sevgilerini sağlıklı insanlar gibi yaşayamazlar. Onların sevgileri diğerlerine göre azdır. En başta kendilerini sevmediklerinden, başkalarını da sevemezler. Sende var olmayan bit duyguyu, başkasına verebilir misin?
- Her insan kendi bulunduğu yerden bakar hayata. Birine çok kolay gelen çözüm, bir diğerinin kabusu olabilir. Özellikle ayrılıklarda ve boşanmalarda biz terapistler bile kişinin kendi vermesi gereken karara müdahale etmeyiz. Belki şimdilerde sizin de arkadaşınız, arkadaşınız, kardeşiniz ya da çok yakın bir dostunuz mutsuz ilişkisinde / evliliğinde kararsızlık sancıları yaşıyor olabilir. Size çaresizlik içinde ne yapacağına dair sorular da soruyor olabilir. "Sen olsan ne yapardın?" diye sizden yardım diliyor da olabilir. Onun iyiliği için sakın müdahale etmeyin, bırakın hazır olunca kendi hayatı ile ilgili kararı kendisi versin.
- Psikoloji bilimine inanıp inanmamayı sorgulamak insanı yanıltır. Bu aynen bacağı kırılan bir insanın ben ortopediste inanmıyorum, o yüzden de gitmek istemiyorum düşüncesi gibi. Bazen bazı insanlar iç dünyalarında kopan fırtınalarla başa çıkmak ve kendi gerçeğiyle yüzleşmemek adına psikolojiye ve terapiye inanmadıklarını ifade ederler. Bu aslında kişinin kendisinden kaçışıdır.
- Herkesin bir hikayesi vardır. Hemen hemen bir çok insanın geçmişinde affedemediği yakınları vardır. Bu bazen uzak geçmişe, bazen de yakın geçmişe ait yaşantılardır. Ancak kin duymak, nefret beslemek ve yıllarını bu kirli duygularla geçirmek kişinin ruhunu zehirlediği gibi yaşam kalitesini de düşürür.
- Affetmek, affedebilmek hiç kuşkusuz oldukça zordur. İnsan yaşadığı haksızlıkları düşününce, kendisine acı veren kişileri affetme duygusu bile benliğine bir hakaret gibi gelir.
Böyle durumlarda sizi bekleyen iki seçenek vardır. Nefretle yaşayıp öfkelerinizin tutsağı olmak ya da affederek duygusal yüklerinizden kurtulmak... Her iki seçim de zordur. Biri diğerinden daha kolay değildir. Ancak öfkeyle yaşamanın sonucu mutsuzluk ve acıları her gün yeniden yaşamaktır. Affetmede ise süreç epeyce sancılıdır ama sonuç duygusal hafifleme, geçmişin ağırlığından kurtulma, bugüne odaklanabilme ve mutlu anları hissedebilmektir. - ?Mete Bey üç seanstır terapilere katılıyordu. İlk görüşmede ve bunu izleyen iki seans boyunca sürekli aynı şikâyetlerden yakınıyordu. Hayattan bıkmış bir görünümü vardı. İlk geldiği günden beri aynı giysiler üzerindeydi. Saçları darmadağın, elinde sürekli sigarası, gideceği bir yeri yokmuş gibi olan ifadesiyle kurduğu cümlelerin hemen hepsinde karısına dair suçlamalar yer alıyordu. Ona baktığım zaman, sanki bütün yaşam enerjisini birileri almış gibi hissediyordum. Bedeninin içi bomboş ve neyle dolduracağını da bilmiyor gibi bir izlenim yaratıyordu. Şimdiye kadar bir kez gülümsemişti. yüzü daima asıktı. Sıkıntısının nedeninin karısı olduğundan o kadar emindi ki, sadece bunu onaylatmak istiyordu. ?Evet, sizin sorunlarınızın kaynağı eşiniz? dediğim anda belki de terapilerine son verecekti.?
- .. aşk uğruna okuldan , ideallerden , hedeflerden vazgeçtim ben . Neye yaradı derseniz , kocaman bir HİÇ ..!