- "Bana öyle geliyor ki, Müslüman olmayan milliyetlerin 'otonomi'leri mukadderdir. Ve eğer Osmanlı devleti bu milletler için kendiliğinden hemen hemen bağımsız 'self gouvernemen'ler oluşturulmasına razı olmazsa, onlar kuvvet ve şiddetle 'otonomi"lerini koparıp alacaklardır. İgnatiyev 'ya otonomi ya anatomi', demekte haklıydı; ikinci imparatorluk, Osmanlı saltanatında 'imtizac ve temasül' (uyuşma ve benzeme-asimilasyon) ilkelerinin uygulanmasını teşvikle hatalı hareket etmiştir. "Bundan dolayı, ya Osmanlı saltanatı eski tecrübelerinden faydalanarak, İmparatorluğun Müslüman olmayan unsurlarına milli otonomi verecek ve bu şekilde onların devlete olan zayıf bağlarını büsbütün kesmelerine engel olabilecek (çünkü bu unsurların bir araya gelmiş kuvvetli parçalar halinde bulunmalarında daima çıkarları vardır); ya da sözü geçen unsurların demir ve ateşle otonomilerini kazanmalarını bekleyecektir." "Kısacası Osmanlı İmparatorluğu, varlığını koruyabilmek için, bir birleşik devlet (etat fédératif) şekline dönüşmelidir." Yusuf Akçura, Türkçülüğün Tarihi, Kaynak Yayınları, İstanbul 2008, s. 128-129.
- "Bana öyle geliyor ki, Müslüman olmayan milliyetlerin 'otonomi'leri mukadderdir. Ve eğer Osmanlı devleti bu milletler için kendiliğinden hemen hemen bağımsız 'self gouvernement'ler oluşturulmasına razı olmazsa, onlar kuvvet ve şiddetle 'otonomi"lerini koparıp alacaklardır. İgnatiyev 'ya otonomi ya anatomi', demekte haklıydı; ikinci imparatorluk, Osmanlı saltanatında 'imtizac ve temasül' (uyuşma ve benzeme-asimilasyon) ilkelerinin uygulanmasını teşvikle hatalı hareket etmiştir. "Bundan dolayı, ya Osmanlı saltanatı eski tecrübelerinden faydalanarak, İmparatorluğun Müslüman olmayan unsurlarına milli otonomi verecek ve bu şekilde onların devlete olan zayıf bağlarını büsbütün kesmelerine engel olabilecek (çünkü bu unsurların bir araya gelmiş kuvvetli parçalar halinde bulunmalarında daima çıkarları vardır); ya da sözü geçen unsurların demir ve ateşle otonomilerini kazanmalarını bekleyecektir." "Kısacası Osmanlı İmparatorluğu, varlığını koruyabilmek için, bir birleşik devlet (etat fédératif) şekline dönüşmelidir." Yusuf Akçura, Türkçülüğün Tarihi, Kaynak Yayınları, İstanbul 2008, s. 128-129.
- - Günümüzdeki hükümdar, sultan, padişah lakapları yerine halife dinî sıfatını koymaya çalıştı; genel siyasetinde din, İslâm dinî mühim bir mevki tuttu. Nizamî mekteplerin tedrisatında dinî maddelere ayrılan zaman arttırıldı. Tedrisatın esası dinîleştirilmek istendi. Dindarlık, müttekîlik -velev zâhirî ve riyakârane olsun- hilafetpenahinin teveccühünü celbetmeye en kavi vesileler haline geçti. Yıldız saray-ı hümayunu; hocalar, imamlar, seyyitler, şeyhler, şerifler ile doldu. Bazı mülkî memurluklara sarıklılar tayin edilir oldu. Dinde sağlamlık belki de hilâfet makamına, hilâfet makamından ziyade o makamı işgal eden zata şiddetli merbutiyet ve kulluk, gayrimüslim kavimlere karşı nefret telkin etmek üzere halk arasına vaizler gönderildi. Her tarafta tekkeler, zaviyeler, camiler yapım ve tamirine çalışıldı. Hacılar ehemmiyet kazandı. Hac mevsiminde hilâfet evine uğrayan hacılar, Müslümanların önderinin lütuflarına ve inayetine mazhar edilerek gerek kendilerinin ve gerekse memleketlerindeki diğer Müslümanların hilâfet makamına celp ve kalplerinin raptına çalışıldı. Yakın zamanlarda Müslüman ahalisi kalabalık olan Afrika içlerine ve Çin diyarına elçiler gönderildi. Bu siyasetin en sağlam icra vasıtası olmak üzere Hamidiye Hicaz Demiryolu?nun inşasına başlanıldı. Lâkin işbu siyasî doktrin ile Osmanlı Devleti, Tanzimat devrinde terk etmek isteğini dinî devlet (Etat theocratique) şeklini tekrar alıyordu. Artık vicdan ve fikir serbestliğini, siyasî serbestliği, keza müsavatı, din ve ırk müsaviliğini, siyasî müsaviliği, medenî müsaviliği terk etmeye mecbur kalıyordu. Binaenaleyh Avrupavarî meşrutî hükümete veda etmek, devletin tebaası arasında cins ve din ihtilâfından, içtimaî vaziyet ihtilâfından çıkarak öteden beri mevcut olan sevişmezlik ve zıddiyetin artmasına ve bunun neticesi olmak üzere de ayaklanma ve isyanların çoğalmasına, Avrupa?da Türklüğe düşmanlığın şiddetlenmesine katlanmak iktiza ediyordu[4]? Filhakika öyle de oldu.