- "Laz deme adama," diye çıkıştı Melek Hanım "Sadrettin Bey onun adı. Hem çayını içelim, karnımızı şişirelim hem de arkasından Laz diyelim. Bu Allah'tan reva mı, bu insanlığa sığar mı, inşallah o kasaba biz gidiyoruz diye yerin dibine batmıştır. Bizim gibi insaniyetsiz insanlar." (S. 28)
- "Ne olacağız burada böyle oturup öleceğiz. Kartallar, akbabalar da bizi yeyip bitirecekler, kemiklerimiz kalacak şurada, şu sandığın üstünde." (S. 29)
- Sonunda ayağa kalktı, ıssız kasabanın içine içine götürdü ayakları. Cevizlere gitmek için ayağa kalkmış, yapamamış, kasabaya varmıştı. Hiçbir şey duymuyor, düşünmüyordu. Korkunun ötesinde bir korku, ürküntünün ötesinde bir ürküntüdeydi. Sadece kasabaya yürüyordu, karanlığın içine dalmış. (S. 51)
- "Dünyanın ucunda bir gül açılmış..." Dünyanın öteki ucunda, öteki kıyısında, güneş gibi bir gül açılmış. Yetişilir mi? "Cenneti aladan gelir kokusu..." Öyle uzak, öyle yetişilmez. Ama, "Sevda sevda derler behey yarenler..." Buna sevda derler. Dünyanın öteki ucunda da açılsa... "Bilmeyene bir acayip hal olur."
- Nasıl alışsın, her yer başka başka, her yerin her insanı başka başka.
- Tanışmadan görüşmeden bir insan bir ıssız ada gibidir. Tehlikelerle doludur
- Bir de ceviz ağacının bir huyu vardır, budaklarından birisi oluşurken yakınında kim varsa ne varsa hemencecik budağın içine resmini nakşediverir. Zamanla budakla birlikte resim de büyür.
- "Konuşan insan, öyle kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmadı da içine gömüldü müydü, sonu felakettir." Yaşar Kemal / İnce Memed s. 216)
- Demir olsam çürürdüm,toprak oldum dayandım...Toprak,toprak,toprak oldum da dayandım.
- "Konuşan insan, öyle kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmadı da içine gömüldü müydü, sonu felakettir."