- Birinci Dünya Savaşında İngiltere Başbakanı, bizi Asya'nın ve Balkanların kızılderilileri olarak görüyor, en son ferdimize kadar yok edilmemiz gerektiğini söylüyordu.
- ''Şimdi, şimdi seni düşünüyorum Cebeci yollarında Rüzgarlar esiyor, serin. Paramparça düşmüş gönül ufkuma İki yıldız gibi gözlerin. Gel ey ciğerime saplanan hançer! Gel ey yüreğime oturmuş kurşun. Göçmen kuşlar gibi çok uzaklardan, Gel artık Ne olursun...''
- ''Bir gün baksam ki gelmişsin.. Bir güvercin gibi yorgun uzaklardan yar. Gözlerinde bir bitmez,bir tükenmez güzellik Saçlarında ilkbahar... ''
- ''Sözde, senden kaçıyorum dolu dizgin atlarla Bazen sessiz sedasız ipekten kanatlarla Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla Karşıma çıkıyorsun en serin imbatlarla Adını yazıyorsun bulduğun fırsatlarla Yüreğimin başına noktalarla, hatlarla Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla Sözde, senden kaçıyorum doludizgin atlarla.''
- ''Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik, Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden. Martılar konuyor omuzlarıma, Gözlerin İstanbul oluyor birden. Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım. Şiirlerim rüzgardır, uzak dağlardan esen. Durgun sular gibi azalacağım. Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen. Şarkılarla geleceksin, duygulu, ince Yalnız gözlerime bak diyeceksin. Ellerim usulca ellerine değince Kaybolup gideceksin. Bir elim seni çizecek bütün pencerelere. Bir elim seni silecek. Kalbim, ebemkuşağı; günde bin kere Senin için yeni baştan can kesilecek. Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde. Sonra seni kaybetmek hemen her yerde. Ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak. Yapayalnız kalmak iskelelerde. Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik, Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden. Martılar konuyor omuzlarıma, Gözlerin İstanbul oluyor birden.''
- Garibin anası pencerelerden Yanık türkülerle yollara bakar İncecik yüzünde her akşam üstü Çizgi çizgi nokta nokta bir efkar. Fakirin anası her sabah sessiz Ağlar çocuğunun aç çıplak durduğuna Elleri koynunda kalır çaresiz Bin pişman doğduğuna, doğurduğuna. Mahkumun anası susar konuşmaz Suçu kendisinde sanır. Kaçar insanlardan aydınlıklardan Duvarlara bile baksa utanır. Açılsa üstüm biraz, duyar da gece yarısı Kalkar yatağından gelir Bir mübarek el usanır yorganıma usulca Bilirim anamın elidir. Bir merhamet bir sıcaklık bir gurur Yavrum diyen sesinde Ve huzurun günde beş vakit nabzı vurur Beyaz tülbentinde, seccadesinde. Karımın anası anama benzer Öylesine yakın duygulu ince. Özü sözü bir, yayla gözesi kadar berrak Oturtacak yer bulamaz çıkıp yanına gidince Yüreği destanlar gibi sımsıcak. Ve alnım açıksa, başım dikse Dirliğimiz varsa, mutluysam Yüzüme gülüyorsa böyle bu şehir. Bir beyaz zambak gibi pırıl pırılsa yavrum Ve yavrumsa herşeyi bana sevdiren bir bir Bu mutluluk bu düzen bu bitmeyen aydınlık Anasının yüzü suyu hürmetinedir.
- 12 Eylül'e Sitem Kolum, kanadım diyordum. Sevdalanıp gidiyordum Yurdum diye seviyordum Yurdum, felaketim oldu. Türküm! dedim, Türk'ü sevdim Öğünen bir koca devdim Volkandım, alev-alevdim Kor'dum... felaketim oldu. Kimisi Rus, kimisi Çin... Uşağıydı; dedim niçin? Bayrağıma selam için Durdum... felaketim oldu. Vatan millet idi tasam Çiğnenmişti ana-yasam Vuracaklardı vurmasam Vurdum... felaketim oldu. Neyim varsa birer birer Tutup çarmıha gerdiler Bozkurt'uma 'it' dediler Kurdum... felaketim oldu. Bu ahlaksız dubaraya, Tarih 'mim' koysun buraya Eylül darbesini hayra Yordum... felaketim oldu. Gönlümün yiğit beğiydi Gözlerimin bebeğiydi... Ona da mı nazar değdi Merdim... felaketim oldu. Tarafsızlık diye diye Şu en soysuz haramiye Başımızı vermek niye Sordum... felaketim oldu. Ben değildim esip-tozan Kanlı kuyuları kazan Bütün tuzakları bozan Zordum... felaketim oldu. Kolum, kanadım diyordum. Sevdalanıp gidiyordum Yurdum diye seviyordum Yurdum, felaketim oldu.
- SEN SEN SEN Bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyorum yeniden., Dağbaşı yalnızlığı ölümden beter. Hiç kimse aramasa sormasa beni Sen gelsen yeter... Huzur ellerinin güzelliğidir. Gözlerin karşımda mutluluk denizi. Her sabah soframızda ekmeğimizi Sen bölsen yeter... Yüreğim seninle yaylalar kadar serin Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam Sen dolsan yeter... Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm. Bende sabır sende naz... Gündüzünden vazgeçtim düşümde biraz Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter... Duymasa da hiç kimse şâir gönlümün, Sende karar kıldığını... Ve içimin şerha şerha yarıldığını, Sen bilsen yeter... Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi.. Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek.. Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek, Eğilsen yeter...
- Yüreğim seninle yaylalar kadar serin Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam Sen dolsan yeter...
- Gündüzünden vazgeçtim düşümde biraz Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter...