- Huzur ellerinin güzelliğidir. Gözlerin karşımda mutluluk denizi. Her sabah soframızda ekmeğimizi Sen bölsen yeter.. Duymasa da hiç kimse şâir gönlümün, Sende karar kıldığını... Ve içimin şerha şerha yarıldığını, Sen bilsen yeter.. Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi.. Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek.. Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek, Eğilsen yeter...........
- Bütün sevdiklerin terkedip gitti, Yapayalnız kaldın artık. Dokunsalar ağlarsın çocuklar gibi, Büyüdü gözlerinde yalnızlık. ..
- Elçibey: Biz çiğnenen bir milletiz, gelip de "Demokrasi hakkında ne düşünüyorsunuz" diyemezsiniz. Bu millet demokrasi hakkında ne düşünecek! İran'da altmış yılda dört sefer Azerî katliamı yapıldı. Sf.51
- Elçibey: Bütün dünya Türkleri bu asrın başlangıcına kadar hiçbir zaman milliyetçi olmamışlar devletçi olmuşlardır. Sf.51
- Bizim bayrağımızda üç renk var: 1. Türk'lük: Türk kendine dön, kendine dönersen büyük olursun. 2. Hürriyet demokrasi ve çağdaşlık 3. İslâm Sf.52
- Elçibey: Ben devletin İslâm devleti olmasına da muhalifim. İslâm ruhun bir meylidir, felsefî esastır. Dünyevî işlerde insanlar için demokrasi de bir ihtiyaçtır. Devlet bir cihazdır, O insanlara hizmet eden bir cihazdır. Cihazın dini olmaz, insanların dini olur. Sf. 53
- Nefret ettiğim insanlardan bir tanesi Saddam Hüseyindir. Diktatördür. Türklere kendi dilinde bir yazı yazmaya bile müsaade etmiyor. Onlar bizim kanımızı, çocuğumuzu katlediyor. Bu adam acımasızdır. Bu adamdan nasıl dost olur? Sf. 57
- Sovyet İmparatorluğu döneminde dört büyük merkez vardı: Moskova, Kiev, Bakü, Taşkent. Sf. 59
- Ben bir Polonyalı ile de dost olabilirim. Ama Nijeryalı ile ben kardeş olamam, onun kanı başka, benim kanım başka. Sf.60
- Bana diyorlar ki Elçibey insanları ölüme çağırıyor. Doğru, ölüme çağırıyorum. Vatan uğrunda bayrak uğrunda öleceksin. Bunu yapamıyorsan zaten yaşamaya hakkın yok. Sf.65