- "senin bir ağaç gibi, bir kedi gibi, bir kanarya gibi, bir koltuk gibi, bir kağıt gibi, bir perde gibi,bir giysi gibi, bir kalem gibi,bir şapka gibi, kuruverdiğin, uyuzlaşıverdiğin, ötmeyiverdiğin, yırtılıverdiğin, yıkılıverdiğin, eskiyiverdiğin, aşınıverdiğin, bitiverdiğin, uçuverdiğin demektir bu. ancak bir ağaç kuruyuverir, bir ev yıkılıverir, bir makina duruverir, bir pabuç aşınıverir, ansızın bu anlaşılıverir ve hiç önemli değildir bu. öncesiz ve sonrasız, bağlantısız ve ve belgesiz tükenivermek bir ağacın, bir evin, bir pabucun hakkıdır. bir insanın, bir insanın ama, bir rosa'nın niçin eksildiğini bilmem gerek, yeni rosa'yı bunun üstüne kurmam gerek."
- O akşam melek olan kızlar beyaz muslin giysilerini giydiler, beyaz kanatlar taktılar, omuzlarına dökülen kıvırcık saçları üzerinde yaldız taçlar parlıyordu. Rosa yoksul çocuktu, ona bir paçavra giydirdiler. Çok mutsuzdu Rosa, dayanılmayacak kadar mutsuzdu. Sahnede İsa meleklerle yanında geldiği an, öylesine içten mutsuzdu ki gözyaşlarını tutamadı, dünyanın en başarılı yoksul çocuk rolünü oynadı.
- Savaş eksilmiyordu, önce babalar eksildi, sonra ağabeyler eksildi, savaş eksilmedi.
- Boğulmak herkesin üstesinden gelebileceği bir şey değildir. Herkesin sadece bir kez boğulma hakkı vardır. Ya ben; boğul babam boğul, sonra yine de yaşamakta devam eder bul kendini.
- Gülünç bir ihtilalim ben, kötü bir askeri cuntayım. Asker olmuş gülünç bir soytarı gibi gülünç bir başkaldırma. Gerillalarım var, ne onlar beni devirebiliyorlar, ne de ben onların kökünü kurutabiliyorum.
- Şu ya da bu çemberin içine girmemiş, girememiş bir bireyin gebermekten başka hakkı olmadığını anladı.
- Tante Rosa bütün kadınca bilmeyişlerin tek adıdır.
- Seni benden koparabilirler, ama içimden bir ben söküp atarım seni...
- Sözlerinin bütün ağırbaşlılığı ve sakinliğine rağmen akıveren gözyaşlarına bozulur, onları ellerinin tersiyle sildikten sonra, sanki hiç ağlamamışçasına sakin, ölçülü cümlelerle sürdürürdü konuşmasını...
- Sokağa elinde balonuyla çıkar, önüne gelen ilk yoksul çocuğa balonunu veriverirdi. Anası deli olurdu bu huyuna. "Niçin veriyorsun balonunu?" "Uçsun diye" "Kim?" "O... Çocuk..." "Nereye akılsız?" "......."