- Yanımda olmasan da, bana dokunmasan da, hâlâ ve daima benimlesin. Bana bir kez vermiş olduğun; kalbini ve ruhunu asla bırakmayacağım. Bir daha karşılaşmasak da önemli olan tek şey bu...
- Oralarda bir yerlerde kendi hayatını yaşadığını biliyor ve o hayatı bozmak istemiyorum. Fakat kalbim senin hasretinle yanıp tutuşuyor. Daima öyle olacak...
- Yaşadığımız o büyük aşktan sonra nasıl evlenebilirdin ki? Buna karşın bu durumu yavaş yavaş kabullendim. Fakat bir gün geri döneceğine ve yeniden bir araya geleceğimize dair umudumu hâlâ sürdürüyorum. Hayatıma devam etmek zorunda olduğumu biliyorum. Ancak yeniden seninle olana kadar bir yanım dolu dolu yaşıyor olamayacak...
- Suçluluk duygusu yine de bedenime bir kanser gibi yayılıyordu.
- Yemek yiyen insanların açlıktan ölen insanları gözlerinde canlandırıp iştahlarının kapanması ne kadar ironik. (sf:90)
- Bir yeri yıllarca gördüğünüz zaman, ne kadar güzel olduğunu fark etmeyi bırakıyorsunuz.
- Deniz yıldızları oldukça gizemli yaratıklar, öyle değil mi? Vücutlarında tek kemik yok. Her yerleri kıkırdak ve kırılgan ama buna rağmen oldukça cesaretli ve azimliler. Parlak renkliler. Her yere kolaylıkla uyum sağlıyorlar ve kuvvetli ciğerlere sahipler. Deniz yıldızının bir kolu yaralandığı zaman başka bir kolunun çıktığını biliyor muydun? Evelyn deniz yıldızını yerine koydu ve " buyukannen deniz yıldızlarına bayilirdi," dedi. Tıpkı denize bayıldığı gibi. Duraksadi ve kendi kendine gulumsedi
- Yaşadığın yeri terk etmek, yeni bir yolculuğa başlamak gibidir.
- Aşk, Zorla tomurcuk vermesini istediğin bir sera çiçeği değildi. Aşk, yol kenarında beklenmedik şekilde açan bir cicekti.
- Dünyanın çoğu yerinde sarmasiklar, istilaci otlar haline gelmiştir. Yavaşça ilerler ve altındaki bütün canlılar ölünceye dek çiçek tarhlarini yılan gibi sararlar. Eğildim ve muhtemelen son on yıldır budanmamis olan güllerin altındaki toprağa, sarmasigin kökünü bulana kadar parmaklarımı soktum. İnatla ve kararlı bir şekilde sıkıca toprağa tutunmustu, ama biraz daha zorladım ve çarpık carpuk olan kökün tamamını çıkardım. İstilaci bitkiler şeytana benzer; tekrar cikmayacaklarindan emin olmak için yapılabilecek tek şey direkt onlarla yüzleşmek, savaşmak ve kazanmaktir. Diğer yollar, sadece geçici çözüm olur. Kendi hayatımı düşünerek iç geçirdim. Otların her yanımı sarmasına izin veriyordum. Onlar mutluluğumu ve hatta çoğu açıdan hayatımı tehdit ediyorlardı. Peki neden ben de yuzlesemiyordum? "Otları yolmadan edemiyorsun, değil mi?" dedi Rex gülümseyerek. Yaptığım şeye bakmak için bir adım attım. "Böylesi daha iyi ," dedim.