- ??Meryem, sen beni okuyan ve anlayan sevgili bir vücudsun. Senin bana aşkın, bende aşkın mutlak zuhurunu gördüğün içindir; benim sana aşkım da, sende kendimi gördüğüm içindir.??
- ??Ölüm nedir bilir misin Yusuf? Ölüm, sensizliktir. İşte ben bu ölümle ölmekten korkuyorum. Sensiz kalmaktan korkuyorum. Bir nefes sensiz yaşamak, asırlarca azab çekmekten daha yaman, daha korkunç.. Benim sensiz kalmaktan başka hiç bir korkum yok. Varlığım, hayatım senden ibaret.. Kaçacak, sığınacak bucağım sen, gördüğüm bildiğim sade sen! Yüzüme bak Yûsuf! Ben senin bu uslu duruşundan, bu kaçamaklı hallerinden de korkarım. Bak, yüzüme bak da gözlerini göreyim... Ben onların ezelî perestişkârı, [ aşırı derecede bağlılık. Riyakâr gösterişten. ] esiri, kuluyum. Onlar benim mabudum, mihrabımdır.??
- -Mânâ ile alış verişi olanlar için maddî görünüş ve gösterişlerin hemen hemen hiç bir kıymeti yoktur.. Diyojen'le İskender'in meşhur konuşması ne güzeldir. Kendisine "Dile benden ne dilersen" diyen bir cihangire, "Gölge etme başka ihsan istemem!" Diyecek kadar varlıklara gönlünün huzûrunu tercih eden bir ferâgat... İşte bu ferâgatın sâhipleri hür adamlardır, Tabiat kayıtlarından kurtulamamış kimseler ise, görünüşte cihangir de olsalar gene esirdirler.. /Sâmiha Ayverdi,Batmayan gün- s.190
- İnsanların büyük bir kısmı türlü dünya cereyanlarının içinde şuursuz bir telaşla koşarlarken, gâyelerinin ipine dolana dolana sıkışıp kalırlar ve her hareketleriyle de bu yumağı biraz daha çetinleştirir, çözülmez hâle sokarlar. Bilmezler ki bu yumak içinde geçirdikleri hayat, bu çabalamalara buldukları fırsat, tıpkı kedinin avını öldürmeden evvel zevk almak için ona verdiği mühlet gibi aldatıcı ve işkencelerini çoğaltıcıdır. Halbuki asıl yapılacak şey, o yumaktan kurtulmanın çarelerini aramak, ve o bağları kopararak rûhî bir sonsuzluğa, kendini kendine yaklaştıracak bir kemâle adım atmaktır. Kendisiyle anlaşamamış, mânâsını bulup onunla bağdaşamamış kimseler, mecbûrî bir sürüklenişle şaşkın ve şuursuz, hayat selinin içinde kaybolup gitmekteler. Sırasında tabiatın büyük kuvvetlerine hükmeden insan, kendi zaaflarına söz geçirmekten âciz. Yükseldiği hiçbir zirve, ona ona kendini bilmek zevkinin güzelliğini bahşedemiyor. Her şeyi yapan insan, bu noktaya gelince müflis ve bîçâredir işte.. Hakiki ideal, kendini bilmektir Aliye.. Zîra kendini bilen en yüksek hedefe ermiş demektir.. /Sâmiha Ayverdi,Batmayan Gün- s.170
- Bir an, kendinin rabbânî kudrete karşı yokluğunu bilerek yaşamak, beşeriyet kirleriyle yıllarca yaşamaktan daha âlâ ve faydalıdır. /Sâmiha Ayverdi-Batmayan Gün, s.23
- ?Herkes bu meydana bir zafer için gelir; ben ise sade sana yenilmek için geldim. Bu dünyada herkesin bir iddiası vardır; benim ise senin fermanından başka bir icazetim yok. Ama bunu kimseye anlatamıyorum; kimsede bunu bilmeye istek yok. Düşüncenin eteği gözle görülür kıymetlere bağlı kaldıkça, insanoğlu aşkın kudret ve tasarrufu fezalarında olup biteni nasıl tecessüs edebilir? Desem ki: Ben ortada bir sebepten başka şey değilim. Buna kimi, nasıl inandırabilirim? Yediğimiz bir lokma ekmeği, içtiğimiz bir yudum suyu kana çeviren uzviyet gibi, gönlüme gizlice yol bulan bir aşk lokmasının da, bu gönülde feryatlara, göz yaşlarına, ıztıraplara, zevklere döndüğünü anlatabilir miyim?? Samiha Ayverdi ? Yusufcuk