- Beni yaradanı bulup, Malını başına atsam... Sıcak bir kurşun beynimde, Bir ağaç dibinde yatsam. . .
- Yine seni düşünmekle geçer zamanım. . . Bu kimsesiz... Bu mahzun kış gecelerinde...
- Zaten işkence nedir? İrademiz ve kafamız bizi küçültecek bir iş yapmadıkça, işkence sade bir fizyoloji meselesidir. Etlerimiz, sinirlerimiz dayanabildikleri kadar dayanırlar. Sonra, tabiat ne emrederse, o olur. Ama ruhumuzu kamçılattırmamak elimizdedir...
- Kalbimizin 40 derece ateşe kaç gün dayanabileceğini, böbreğimizin günün birinde taş yapıp yapmayacağını nasıl bilemezsek, söylenmemesi gereken bir hakikati veya bize zorla söylettirilmek istenen bir yalanı söylememek için ne kadar tazyike tahammül edebileceğimizi de ölçemeyiz...
- İnsan ki gelip geçer dünyadan nefes gibi; Ne büyük ıstıraptır yaşamak herkes gibi?
- ?Her an bir şey olması ihtimali içinde, saatlerce, günlerce hiçbir şey olmadan beklemek, azapların en korkunçları arasındadır. Bir kapının önünde, bir hücrede neden olduğunu bilmeden beklemek. Kafanıza dolmak isteyen türlü ihtimallerle zaman zaman yüreğinizin çarpıntısı artarak beklemek.?
- İstediğin kadar güzel resim yap? Anlayan, kıymetini bilen olmadıktan sonra?
- Başka bir insanın zayıf olduğu yerde, kendimizin kuvvetli kaldığımızı bilmek gurur verici bir şey...
- Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı? Yaşayışımızı ve etrafımıza şekil vermek arzusuyla dünyaya gelmekten ise hayatın ve muhitin verdiği şekli kolayca alacak kadar boş ve yumuşak olmak daha rahat, daha makul değil miydi? (Sayfa 41)
- Şehre yaklaşmıştım. Gene aynı köprülerin altından ve üstünden geçtim. Akşam olmaya başlamıştı.Nereye gittiğimi bilmiyordum. Küçük bir parka girip oturdum. Gözlerim yanıyordu. Başımı arkaya atarak gökyüzüne baktım. Karlar ayaklarımı donduruyordu. Buna rağmen saatlerce oturdum. Vücuduma garip bir uyuşukluk yayıldı. Burada donup kalmak ve ertesi gün sessiz sedasız bir yere gömülüvermek.