- Sonraları,bilhassa birçok kitaplar okuyup kafasında birtakım hayaller,yeni yeni dünyalar teşekkül ettikten sonra bu kabil mübahaseleri iğrenç bulmaya başladı. Arkadaşlarının her sözü,hatta istikbale ait her hülyası onun geniş muhayyelesinin doğurduğu güzel dünyalardan birini kirletiyordu. Kendisi de bunları kıymetli birer eşya gibi saklıyor, hatta sık sık düşünerek şekillerini bozmaktan bile korkuyordu.
- Bir insanı kendisi kadar, kendi düşünceleri, dertleri, korkuları ve noksanları kadar ne meşgul edebilirdi?
- "Riyakarlık tesellide son haddini bulur."
- ''Ona hakikaten dargın değildim; asla kızmıyordum. Sadece müteessirdim. ?Bunun böyle olmaması lazımdı? diyordum. Demek ki beni bir türlü sevemiyordu. Hakkı vardı.''
- ''Hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı. Çünkü o, benim için bütün insanlığın timsaliydi.''
- ''Ben böyleyim işte !'' dedi, ''Ben garip bir kadınım. Benimle ahbaplık etmek isterseniz birçok şeylere tahammüle mecbur kalacaksınız.''
- " Hayatım en dolu, en manalı zannettiğim bir devresi birdenbire boşalmış, bütün manasını kaybetmişti. En tatlı emellerinin tahakkukunu gördüğü bir rüyadan acı hakikate uyanan bir insan gibi içim çekiliyordu. Ona hakikaten dargın değildim; asla kızmıyordum. Sadece müteessirdim. ?Bunun böyle olmaması lazımdı? diyordum.?
- İnsan oturduğu odanın duvarlarından biri yokoluvermiş gibi bir noksanlık, bir çıplaklık duyuyor, bir gün evveline kadar kolumuz, bacağımız gibi pek tabii surette mevcut olan bir şeyin birdenbire hiç olmasına inanmak istemiyordu.
- Siz sevemezsiniz adaşım, siz şehirde yaşayanlar ve köyde yaşayanlar; siz, birisine itaat eden ve birisine emredenler; siz birisinden korkanlar ve birisini tehdit edenler... Siz sevemezsiniz.
- Sakız gibi çiğnenmiş güzelliklerden, bir dua kadar çok tekrar edilmiş yeni fikirlerden eser bulunmayan bu çölde hiçlik ve... güzellik hüküm sürüyordu.