- En akıllımızın kafası bile bizden evvelkilerin depo ettiği bir sürü bilgi ve tecrübenin ambarı olmaktan ileri geçemez.
- Seninle şöyle bir oturup konusamadik.
- "Belki bu da kâfiydi. Bir insana bir insan herhalde yeterdi. Fakat o da olmayınca? Her şeyin bir hayal, aldatıcı bir rüya, tam bir vehim olduğu meydana çıkınca ne yapılabilirdi?" (YKY Yayınları / Sayfa 147)
- "Herhangi bir yerde doğmuş ve herhangi bir adamın oğlu bulunmuş olmak bu kadar mühim değildi. Asıl mühim olan, iki insanın birbirini bulması bu derece güç olan şu dünyada, bu nadir saadete ermekti." (YKY Yayınları / Sayfa 138)
- "İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir. Bende bu fena cevher fazla miktarda mevcutmuş. Belki herkeste var... Fakat insan olan onu söküp atmasını, yahut boğmasını biliyor. Dokunmadan bırakmak, bir gün başını kaldırmasına meydan vermek olur." (YKY Yayınları / Sayfa 249)
- "Unutmayın ki, dünyada en korkunç şey, ümidini kaybetmektir." (YKY Yayınları / Sayfa 248)
- "Ne olurdu? Birbirimize birkaç sene sonra tesadüf etmiş olsaydık! O zaman hayatımız belki bambaşka bir şekil alırdı. O zaman sana tâbi olur ve bundan zevk duyardım. Fakat şimdi, hiçbir faydası olmadığını bile bile, yanlış ve mânâsız bulduğum şeylere oyuncak olmak, bütün sevgime rağmen imkânsız..." (YKY Yayınları / Sayfa 229)
- Çocuklar Gibi / 1932 Bende hiç tükenmez bir hayat vardı, Kırlara yayılan ilkbahar gibi. Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı, Göğsümün içinde ateş var gibi. Bazı nur içinde, bazı sisteydim, Bazı beni seven bir göğüsteydim, Kâh el üstündeydim, kâh hapisteydim, Her yere sokulan bir rüzgar gibi. Aşkım iki günlük iptilâlardı, Hayatım tükenmez maceralardı, İçimde binlerce istekler vardı, Bir şair, yahut bir hükümdar gibi. Hissedince sana vurulduğumu, Anladım ne kadar yorulduğumu, Sakinleştiğimi, durulduğumu Denize dökülen bir pınar gibi. Şimdi şiir bence senin yüzündür, Şimdi benim tahtım senin dizindir, Sevgilim, saadet ikimizindir, Göklerden gelen bir yadigâr gibi. Sözün şiirlerin mükemmelidir, Senden başkasını seven delidir, Yüzün çiçeklerin en güzelidir. Gözlerin bilinmez bir diyar gibi. Başını göğsüme sakla sevgilim, Güzel saçlarında dolaşsın elim. Bir gün ağlayalım, bir gün gülelim, Sevişen yaramaz çocuklar gibi. (YKY Yayınları / Sayfa 54-55)
- Melânkoli / 1932 Beni en güzel günümde Sebepsiz bir keder alır. Bütün ömrümün beynimde Acı bir tortusu kalır. Anlayamam kederimi, Bir ateş yakar derimi, İçim dar bulur yerimi, Gönlüm dağlarda bunalır. Ne kış, ne yazı isterim, Ne bir dost yüzü isterim, Hafif bir sızı isterim, Ağrılar, sancılar gelir. Yanıma düşer kollarım, Görünmez olur yollarım, En sevgili emellerim Önüme ölü serilir... Ne bir dost, ne bir sevgili, Dünyadan uzak bir deli... Beni sarar melânkoli: Kafamın içersi ölür. (YKY Yayınları / Sayfa 34)
- Böyle bir geceyi bütün varlığımızla içmeyişimizin sebebi, kafamızı birçok saçma şeylerin doldurmuş olmasıdır. On bin, yirmi bin sene evvelki insanlar gibi olabilsek, tabiatı onların gözüyle görsek, muhakkak ki şimdi burada böyle sükûnetle oturmazdık. Onlar güneşi, ayı falanca büyük tepeyi veya filan bulutu ve yıldırımı babaların hayrına mı Allah yaptılar? Onlar tabiatta saklı duran ruhu bizden iyi anlamışlardır. Halbuki bizim bunu yapmamıza imkân yok. Minimini kafalarımızı ukalaca kitaplar, birbirinden çürük bilgiler, neticesi olmayan hesaplar ve Allah kahretsin karmakarışık menfaat düşünceleri dolduruyor... Söyle, hangi ilim, hangi aşk, hangi devlet bu manzaradan daha güzel, daha muhteşemdir?