- "Dünyanın ahlaksız olarak gösterdiği kitaplar, dünyaya kendi utancını gösteren kitaplardır."
- Bir kişiliği mahvetmek istiyorsan tek yapacağın iş, onu düzeltmeye çalışmaktır.
- Ben birisinden çok fazla hoşlandım mı onun adını hiç kimseye söylemem. Onun kimliğinden bir parçayı başkasına teslim etmek gibi gelir bu bana. Gizli kapaklılığı sever oldum zamanla. Çağdaş yaşamı gözümüzde gizemli, büyülü kılabilecek tek şey bu gibi geliyor bana. Gizli tutarsan en sıradan şey bile tatlı, zevkli olabiliyor.
- Varolan her kusursuz şeyin ardında acılar gizliydi. En sıradan çiçeğin açması için dünyanın çile çekmesi gerekiyordu sanki.
- "Kaçmak, uzaklaşmak istiyorum, unutmak..."
- Oysa herkes öldürür sevdiğini, Bunu böyle bilin, Kimi hazin bir bakışla öldürür, Kimi latif bir sözle, Korkaklar öperek öldürür, Yürekliler kılıç darbeleriyle! Kimi gençken öldürür sevdiğini, Kimi ihtiyarken; Kimi şehvetli ellerle boğar, Kimi sevdiğini altına boğar: Merhametlisi bıçağını savurur, Çünkü böyle ölen çabuk soğur. Kimi az sever, kimi çok, Kimi alır, kimi satar; Kimi öldürürken gözyaşı döker de, Kimi gözünü bile kırpmaz: Çünkü herkes öldürür sevdiğini, Ama herkes öldürdü diye ölmez.
- Ne hoştur meşe?nin, karaağacın yaprakları, Bahar mevsiminde yeşeren dalları; Ama ne fenadır görmek darağacını, Ve köklerindeki yılan ısırıklarını: Ve dinç de olsa, cılız da olsa, o adam, Mutlaka ölecek, gençliğine doyamadan! En yüce yerdir zarafetin tahtı, Uğruna tüm insanların uğraştığı: Peki kim dayanabilir darağacında Boynunda kendir ilmekle durmaya, Ve gökyüzüne son bir defa Celladın elleri arasından bakmaya?
- Zindan Müdürü sert adamdı, Yönetmelik?e sıkı sıkıya bağlıydı: Hekim?e göre ise Ölüm, Yalnızca bilimsel bir vakaydı: Rahip ise günde iki kez gelirdi Ve bir risale bırakıp giderdi. O ise günde iki kez piposunu tüttürür, Yanında da birasını içerdi: Ruhu daima metindi, Yer yoktu yüreğinde endişeye; Mutluyum derdi hep, Celladın elleri yakında diye.
- Süklüm püklüm adımlarla Yürüdük soytarılar kervanında! Ama umurumuzda değildi: belli ki Ön saftaydık şeytanın ordusunda: Kafamız traşlı, ayaklarımız kurşun, sanki Duruyorduk bir karnavalın ortasında. Kanayan, kör tırnaklarla Paramparça ettik katranlı halatları; Kapıları sildik, yerleri süpürdük, Temizledik ışıldayan parmaklıkları: Sabunladık sırayla tüm tahtaları, Yerlere vurarak bütün kovaları.
- Haklı mıdır, haksız mıdır, Bilemem tüm bu Kanunlar; Ama zindanda bizler biliriz, Kaya gibidir bu duvarlar; Bir gün burada bir sene kadar uzundur, Öyle bir sene ki, günleri uzadıkça uzar. İlk İnsan katlettiği gün kardeşini Keder dolu dünya dönmeye başladı, Ve bilirim ki, o günden beri İnsanın İnsana koyduğu tüm Kanunlar, Tıpkı bir meşum rüzgâr gibi, Taneyi savurup, samanı tutar.