- Yıkımdan imparatorluğun elindeki ülkeleri bir bir kaybetmesini mi anlıyorduk? Yoksa, yıkım, insanların ve inançların farkına varmadan değişmesi anlamına mı geliyordu? Bütün İstanbullular'ın bir sabah sıcak yataklarından başka birer insan olarak kalktıklarını düşlerdik; elbiselerini nasıl giyeceklerini bilemiyorlar, minarelerin neye yaradığını hatırlamıyorlardı. Beki de yıkım, ötekilerin üstünlüğünü görerek onlara benzemeye çalışmak demekti.
- "Niyetinin ne olduğunu göstermeden KISMET'inin ne olduğunu bilemezsin."
- "Hayatın vereceği huzur ve güzellik ancak hayatından uzakta başka alemleri düşlerken ortaya çıkıyordu."
- "... arkadan bir yerden kasetten müzik çalarlar.On milyonluk şehirde uyumayan ve yalnızlığıyla gurur duyan birkaç kişiden biri olduğunu hissedersin."
- Kuvvetli, kararlı bir babamız olsun, bize neyi yapıp neyi yapamayacağımızı söylesin isteriz. Niye? Neyi yapıp neyi yapamayacağımıza, neyin ahlaklı ve doğru, neyin ise günah ve yanlış olduğuna karar vermek zor olduğu için mi? Yoksa suçlu ve günahkâr olmadığımızı işitmeye her zaman ihtiyaç duyduğumuz için mi? Bir baba ihtiyacı her zaman mı vardır, yoksa, kafamız karıştığı, dünyamız dağıldığı, ruhumuz daraldığı vakit mi isteriz babayı?
- Uzun bir süre kimseyle konuşmadım; içime döndüm. Dünya ile arama uzaklık koydum. Dünya güzeldi, içim de güzel olsun istedim. İçimde bir suçluluk, hatta kötülük yokmuş gibi yaparsam, yavaş yavaş kötülüğü unuturdum. Böylece hiçbir şey olmamış gibi yapmaya başladım. Hiçbir şey olmamış gibi yaparsanız ve gerçekten de hiçbir şey olmuyorsa, hiçbir şey olmaz sonunda.
- ?Şairi önce asacaksın, sonra darağacının altında ağlayacaksın.?
- İçten bir gülümseyişi vardı. Birşey sakladığını, saman altından su yürüttüğünü düşünmezdi insan. yüzü açık, düzgün,aydınlıktı.
- Dönüş yolunda mezarlığın yokuşunu çıkarken yıldızların hepsinin kafamdaki bir düşünce, bir an, bir bilgi, bir hatıra gibi olduğunu hissettim. İnsan hepsini aynı anda düşünemiyor ama görebiliyordu. Aklımdaki kelimelerin, aklımdaki hayallere yetişememesi gibi bir şeydi bu. Kelimeler duygularıma yetişemiyor ve yetersiz kalıyorlardı. Demek ki duygular şu karşımdaki ışıl ışıl parıltılı gök gibi aslında birer resimdiler. Bütün alemi hissediyordum da sanki onu düşünmem daha zordu.
- Dünya ile arama uzaklık koydum. Dünya güzeldi, içim de güzel olsun istedim.