- Çok üşüdüğü için ve güzel olmadığı için ve daima o sırada söylenecek sözü hemen bulup söyleyemediği için kendinden de zaman zaman nefret etti
- Hayatım, ciddiye alınmasını istediğim bir oyundu. Sen evlendin ve oyunu bozdun. Bütün hayatımca nasıl oynayabilirdim? Sen de dayanabildin mi? Sen de ürkütücü bir gerçekle bozdun bu oyunu. Herkesin belirli bir işle uğraştığı bu kocaman dünyada yalnız başına oradan oraya sürüklendin canım Kardeşim Benim.
- Fırsatlardan yararlanmak istemeyen insan, fırsat dağıtıldığı sırada orada bulunmaz.
- Aklımın içini örümcek ağları sardı; kafamın sandalyelerinde elbiseler, gömlekler, çoraplar birikmeğe başladı; kurduğum hayaller bir bekar odasının dağınıklığına boğuldu. Düşüncemin duvarlarına resimler asmak istediğim halde bir türlü olmadı. belirli noktalara biriken eşyalar, odanın çıplaklığını daha çok ortaya çıkardı.
- Ne karanlık ruhun var yahu Hikmet! Biraz pencereni aç da içeri temiz hava girsin.
- -sus- Hayır susmayacağım! Yoksa atom bombası kıyametinde yeteri kadar öfkeli olamam.
- Artık sanki yaşamıyorum, yaşayan birini seyrediyorum; daha önce bildiğim romanı okur gibiyim. Bir roman kendini okumaya başlasaydı herhalde bu kadar sıkıcı bulurdu kendini...
- nerede olduğumu bulamıyorum Hüsamettin bey. Aklım bir yere takıldı.Gecekondu... Kamil bey gecekondusunun kapılarını iyi boyayamamıştı, mavi boyalar kapının üzerinden ince şeritler halinde akıyordu. Hangi şehirde akıyordu? Taşrada akıyordu
- Eski düzene isyan ediyorum ve eski düzenin değişmesine karşıyım. Ha-ha
- "sıkıntım da benimle birlikte ihtiyarlıyor," diyordu." Eskiden oldukça canlı ve neşeli bir sıkıntıydı; şimdi, benim gibi aksi, çekilmez ve gittikçe hiç bir şeyi beğenmez oldu."