- Bizi artık kimse tutamaz Olric. sf. 568
- İnsan bütün geçmişini, düşünme ve çağrışım alışkanlıklarını birkaç kilometrede atamıyor Olric. sf. 571
- Kır çiçekleri yağmuru sevmişti. Bana çiçeklerin adlarını kim öğretecek Olric? Yeni şeyleri öğrenmek için çok vaktiniz olacak efendimiz. Ne kadar iyisin Olric. Benim bütün ihanetlerime göz yumuyorsun ve bana doğru yolu göstermiyorsun. Bir gün bu çiçekler o kadar büyüyecek ki bütün reklam demirlerini örtecek. Sarmaşıklar reklam levhalarına sarılacak ve tabiat medeniyeti yutacak. O zaman biz ne olacağız Olric? Biz ne zaman yolda olacağız efendimiz? sf. 572
- Hayır efendimiz. İnsanların gözlerine bakabilmelisiniz. sf. 573
- Kitapçı dükkanlarının özel bir kokusu vardır Olric: nevi şahsına münhasır derler eskiler, işte ondan. sf. 575
- Onlar için en iyi kitap, en çok satılan kitaptır. Müşterinin ne biçim bir insan olduğuna bakmadan, yalnız en çok satılan kitapları överler onlara. Bu adamları bir imtihandan geçirerek yeterlik belgesi verilmeli Olric. Herkes kitap satmamalı. Cahil kitapçıların, iyi oyucuları rahatsız etmelerine izin verilmemeli artık. İyi okuyucu az bulunan, ürkek bir kuş gibidir. Kapıdan girer girmez kaçırmamalı onları. sf. 576
- Bir kitap çekti, sayfalarını karıştırdı: iri harflerle basılmış bir kitap. Bizdeki kitapların çoğu iri harflerle basılıyor Olric. Kültür seviyemizi gösteriyor bu iri harfler. Okumayı yeni öğrenen bir millet olduğumuz için iri harfleri tercih ediyoruz. Daha harfleri yeni söktüğümüz için, onları satırlar arasında kaybetmekten korkuyoruz. Az gelişmiş harfleri seviyoruz. Geniş aralıklı satırlar, sayfanın kenarlarında büyük boşluklar, içimizi serinletiyor. Bütün babalar, oğlullarına: "Oku da adam ol" diyorlar. Gene de kimse okumuyor. Biz adam olamayız Olric. Efendim? sf. 577
- Öldükten sonra insanların bir yerde buluştuklarını söyleyenlere inanmak isterdim. Yaşarken, ne sıkıcı ve soluk insanlarla birlikte geçiriyoruz ömrümüzü. Hiç olmazsa öldükten sonra, aralarında bulunmaktan zevk alacağımız insanlarla yaşasaydık. sf. 579
- Belki de bu yazarları okumaya cesaret edemeyenlere onları böyle basit, günlük olaylar çerçevesinde anlatmanın bir yolu bulunsaydı, daha çok okunurdu bu kitaplar. İnsan beyninin böyle farklı güçte olması, birinin yazdığını, ötekinin okuyacak kadar bile bir zekaya sahip olmaması çok üzücü. sf. 579
- Biraz aklınız karışacak galiba efendimiz. Bilmem ki. Karışsın Olric. Bugüne kadar boş bir kağıt gibi temiz kaldı. İyi koruduk uzun süre. Biraz da zorlansın. Saflığını kaybetsin biraz. Aklımız, maceralardan korkmasın biraz. Ne demek biraz? Hiç korkmasın. Hiç yorulmadan mı ölelim istiyorsun? Sonra, Oblomow gibi erken ölürüz. İyiyi kötüden ayırmasını öğrenmek istiyorum. Uğraştı da beceremedi desinler. Biraz heyecanlanıyorum; bilmediğim, görmeğim hayallerin baskısını hissediyorum, efendimiz. Sizin için korkuyorum. Belki, çok önceden hazırlığa girişmeliydiniz efendimiz. Gülünç olurum diye mi korkuyorsun Olric? Zarar yok, gülünç olalım. Bir yere varalım da ne olursak olalım. İyi aklıma getirdin Olric: Don Kişot' u da almalıyız. Çok iyi niyetli bir ihtiyardır. Aklın macerası önemli Olric. Ben de okumadığım kitaplardan en iyi anlayan insanım bu dünyada. sf. 581