Meselâ şu masa. Ben diyorum ki masa yoktur. Gözünle görüyorsun, değil mi ? Gözünle gördüğün şeyin o olduğunu ne biliyorsun ? Çünki elinle de dokunuyor, vurduğun zaman sesini kulağınla da duyuyorsun. Beş duygunla birden onun varlığını kaydediyorsun. Helbu ki tutmak ayrı, görmek ayrı. Tuttuğun şeyi nasıl görebilirsin ? Duyma ayrı tutmak ayrı. Duyduğun şeyi nasıl tutabilirsin ?
Beş duygumuzun müşterek ve tek bir duygu halinde, bir varlığın künhüne yalnızca varabilen bir altıncısı nerede ?
Farzet ki, gözün kör,kulağın sağir, uzvi yetin de, donmuş bir parmak gibi dokunduğu yerin temasını hissetmeyecek kadar uyuşuk.. Şimdi senin için dünya boşluk gibi bir şeydir.
Biz vücutsuz kalan bie elbise miyiz, yoksa elbisesiz kalmış bir ıstırabın vücudu mu ?
Lafımın dostusunuz, çilemin yabancısı,
Yok mudur, sizin köyde, çeken fikir sancısı?
Soğu ey terli kemik, soğu ey yanık tuğla! Fabrikam, mühendisin kaçtı, ya dur, ya patla!
KUMARHANE GARSONU-(çayını hopurdatır) Akrepler ağlamayı öğrenecek ha!.. Gülmeği desen neyse...
REİS BEY-(Tane tane) Akrepler ağlamayı öğrenecek...
Taş öğrenir de ağlamayı, akrep öğrenemez mi?
Eğer bal, onu yapan arının tarifesine muhtaç olsaydı, yenir yutulur bir nesne olmaktan çıkardı.
Bilmece
İnsanoğlu,
Selameti
Levhalaştırır!
Alemlerin
Mahyası o...
İşte ölçü;
Yana doğru
Emekleme
Tepeden gel
Akıl, ancak sırları fazlaca kurcalamamak,mıncıklamamak,örselememk,gizlinin ve kendisinin hududunu tanımak hikmetine erince akıl...
NİNE - Göklere bakma öyle, fenadır!
GENÇ KIZ - Neden nineciğim?
NİNE - Dibi yoktur da ondan. Dipsizliğe bakılmaz.
Michel de Montaigne
Namık Kemal
Necib Mahfuz
Muhyiddin İbn Arabi (Ebû Bekir Muhammed b. Ali)
Melissa P. (Melissa Panarello)
Soner Yalçın
Mo Yan
Susan Elizabeth Phillips
İskender Pala
Kahraman Tazeoğlu