Tam kalabalığın ortasında inanılmaz tenha bir hayatı vardı.
Ateş yakar, su boğar, gülün yaprağında diken, unutmamalı.
Bu yüzden sûfiler; Allah'a karşı duyulan özlemin onu daha önce tanımış olmaktan; musikiyi sevmenin, ruhlar aleminde duyulmuş şeyleri hatırlatmasından; güzelliği sevmenin de Allah'ı görmüş ve onun güzelliğine şahit olmuş olmaktan kaynaklandığını söyler.
Bu yüzden sûfiler; Allah'a karşı duyulan özlemin onu daha önce tanımış olmaktan; musikiyi sevmenin, ruhlar aleminde duyulmuş şeyleri hatırlatmasından; güzelliği sevmenin de Allah'ı görmüş ve onun güzelliğine şahit olmuş olmaktan kaynaklandığını söylerler.
Böyle parlak durması yıldızlarımın, karanlığımdan. Değil mi ki seyyarenin ışığının artması, gökyüzünün ışığının azalmasından. Yıldızların sönmesi, göğün aydınlanmasından.
Güneşin battığı yere doğru savuruyorum bildiğim âteş redifli en serin şiiri. Ve unutuyorum denge üzerine yazılmış bütün denemeleri. Ateşle temizliyorum bütün kirleri.
Kimse kimsenin yerine yanmıyor ve kimsenin yangını kimsenin yangınına uymuyor.
Bak sen de batıp giden yıldıza. Sekine inecektir kalbine unutma. Gül bahçesi yakında.
Ne kadar kolay kıyamet. Ne kadar kolay insanın cenneti. Ne kadar kolay insanın cehennemi.
Değil mi ki gül temannasıyla dikene su vermek yitik değildir, diken sonunda gül verir.
Umut Sarıkaya
George Orwell
Fyodor Mihailoviç Dostoyevski
İclal Aydın
Ömer Nasuhi Bilmen
Metin Eloğlu
Mehmed Uzun
Susanna Tamaro
Harlan Coben
Carlos Fuentes