Bulduysam da tanıyamadım. Yanından geçip gitmiş olmalıyım. (syf 41)
Bir perde, anın gözünde indi kalktı. Zamanın aynasının boylu boyunca kırıldığını ve o andan geriye ölümsüz bir suret kaldığını anladım. (syf 52)
İşte mart ne de olsa, aldanmaya gelmez, güneşin önünden bir bulutçuk geçse üşünüyordu. (syf 60)
"Siz" dedi Hacıbey. "İnsanları Türk, Kürt, Ermeni, Sırp, Yunan, Rum... Nasıl birbirinden ayırıyorsunuz? Takvaca üstün olanın en hayırlı olduğunu, Yaradan nezdinde Arap'ın Arnavut'a, Türk'ün Acem'e bir üstünlüğü olmadığını bilmiyor musunuz? " (syf 73)
Her gün onlarca rengi fark etmeden yaşayıp giden yüzlerce insanla karşılaştığını düşündü Celil Hikmet. (syf 79)
Herkes kendini seviyor, bu cilvede kendi güzelliğinden emin olmak istiyordu ve tıpkı şu ayna gibi bu güzelliği yansıtacak, parlatacak bir ayna arıyordu. (syf 80)
Her şeyi içine atıp atıp, gün gelir yanardağlar gibi patlar mıydı? (syf 86)
Dünyanın bütün dillerinde ortak olan tebessümün kelimeleriyle başımı eğiyorum hafifçe, selam veriyorum. (syf 99)
Sesim duyulmaz ama yine de kendimi tutuyorum çığlık atmak için. (syf 103)
Sertliği saflığının da sebebidir. İçine ışıktan başkası girmez ve yansıttığı, aldığından fazlasıdır. (syf 117)
Anton Çehov
Eduardo Galeano
Murat Belge
Oscar Wilde
Paulo Coelho
Umberto Eco
Bernard Lewis
Muhammed Bozdağ
Henri Beyle Stendhal
Sylvia Day