- Ezelden, insanın doğduğu güne kadar, bir tükenmez karanlık var; arada bir hayat zamanı var. Öldüğü günden, sonsuza kadar yine bir tükenmez karanlık...Öyle bir hayat ki, hem soluk almakla duruyor, hem soluk aldıkça azalıyor. O türlü yaşayışta ne zevk olsun? Şaşırtıcı değil midir; herkes ölümden korkar; ama kimse, sonu ölüm olan yaşamaktan korkmaz. Herkes ölümden kaçar; ama kimse her adım attıkça mezara bir adım daha yaklaştığını düşünmez. Doğrusu güzel dünya..!
- Bu kadar insan gördüm; içlerinden hiç biri bu dünyadan hoşnut değil, hiç biri de dünyadan gitmek istemez...
- İnsan, ne anlayışsız yaratıktır! Herkes, kimsenin sağ kalmayacağını bilir de, kendisinin öleceğine inanmaz...
- Allah seni bana bağışlasın..! İsterse benim ömrümü de alıp senin ömrüne eklesin..!
- Hangi bir derdimi hicran ile tadat edeyim, Sen de dad etmez isen ben kime feryad edeyim..? Tadat :Saymak anlamında Dad : Osmanlıca hak, adalet anlamında.
- Gelişin benim içinse, dünyaya ayak basmanın onuruna ne tür armağanlar dağıtayım..?
- Yüksel..! Çünkü senin yerin bu yer değildir. Bu dünyaya bitki gibi gelmek asla bir hüner, bir marifet değildir...
- Yüksel ki, insanlığın boyun kadar kalmasın!.. Dünyada elinden hiçbir şey gelmez, basit bir insan olarak kalma!..
- Ah..! arada sen olmasan, her sözcüğü için sonsuz bir yaşam verilse, ben o sözleri dilime alır, kalemime yazdırır mıydım..?
- Aşkın, dünyada en büyük mutluluk olduğunu işitirdim. Ama acısında bile dünyalara değer başka bir tat olduğunu bilmezdim...