İyi ile kötü arasındaki sınır korkunç derecede bulanık
Gerçek yaşamak, ne kendi kendimize ne de başkalarına yalan söylememek, ancak insanlardan uzak olduğunda mümkündü... Yaptığımız işlere başkasının gözü değdiği an; ister istemez o göze hoş görünmeye çalışırız ve yaptığımız hiçbir şey dürüstçe olmaz... Bizi seyreden birilerinin olması, bizi seyredenleri bir türü aklımızdan çıkaramamak, yalanlar içinde yaşamak demektir...
Sevgi insanın gücünden vazgeçmesi demektir...
Gözü daha yükseklerde bir yerde olan herkes günün birinde gözünün kararabileceğini hesaba katmalıdır. Nedir göz kararması?.. Düşme korkusu mu?.. Peki ama gözetleme kulesinin sapasağlam tırabzanları da olsa bu korkuya kapılırız, neden?.. Yok göz kararması düşme korkusundan farklı bir şey. Bizi çağıran, bizi kışkırtan, altımızdaki boşluğun sesidir göz kararması; düşme arzusudur, bu arzunun karşısında dehşete kapılır, kendimizi korumaya çalışırız...
Gerçekten de gündüz okunsun diye yazılmış kitaplar vardır, bir de sadece geceleri okunabilecek olanlar.
Aslında, gerçekten ciddi olan sorular bir çocuğun bile dile getiremediği sorulardır. Cevapları olmayan sorulardır bunlar. Cevabı olmayan soru aşılamayacak bir engeldir.
Tatlı sözler söyleyen, saygılı, nazik biriyle karşılıklı oturdunuz mu , onun söylediği hiçbir şeyin dogru olmadığını, hiçbir şeyin içten olmadığını kendi kendinize hatrlatmanız dünyanın en zor işidir.
insanlar genellikle dertlerinde kurtulmak için geleceğe kaçar;zamanın yoluna düşsel bir çizgi çeker,bu çizginin ötesinde o anki dert ve sıkıntılarının sona ereceğini sanırlar.oysa tereza kendi geleceğinde böyle bir çizgi göremiyordu.
insanları kategorilere ayırmanın mümkün olduğu ölçüde,en şaşmaz kıstas,onları hayat boyu sürüp giden şu ya da bu etkinliğe yönelten,çok derinlere kök salmış arzularıdır.her bir fransız farklıdır ama dünya üzerindeki bütün aktörler birbirine benzer-ister paris'te ister prag'da ister uzak taşra tiyatrosunda. bir aktör, daha ilk çocukluk yıllarından başlayarak anonim bir seyirci grubuna kendini seyrettirmeyi kabul etmiş biridir.yetenekle ilgisi olmayan,yetenekten daha derinlere uzanan bu ön kabul olmaksızın hiç kimse aktör olamaz.
tatlı sözler söyleyen,saygılı,nazik biriyle karşılıklı oturdunuz mu onun söylediği hiçbir şeyin doğru olmadığını,hiçbir şeyin içten olmadığını kendi kendinize hatırlatmanız dünyanın en zor işidir.
Tomris Uyar
Fernando Pessoa
Susan Elizabeth Phillips
Julio Cortazar
Tess Gerritsen
Alphonse Daudet
Ziya Gökalp
Jean Paul Sartre
Hakan Günday
Laurent Gounelle